Dünyayı ne yönetiyor dersiniz? güç mü? akılmı? bir düşünelim bakalım belkide bir çoğumuz güç diyecektir. öyle ya güç varsa imkanda vardır. güç aynı zamanda zenginlik demektir, o halde bu zenginlik sayesinde her istediğinizi yapabilirsiniz. 
Öyle ise şimdi dünya coğrafyasına bir göz atalım. ortadoğu petrol yatakları ile dolu petrol zenginlik demektir güç demektir. gelelim afrikaya, petrol altın ve elmas yataklarıyla dolu bir coğrafya. bu duruma göre, hem zengin hem güçlü olmaları gerekir, lakin işin aslı böyle değil. ne elmas ne altın ne petrol nede doğalgaz bunların hiç biri eğer akıl yoksa güç ve zenginliği getirmiyor.

Bu coğrafyalara baktığınızda, bir çoğunda açlık yoksulluk kol geziyor. aklını kullanmayan kişisel çıkarlar peşine düşmüş topluluklar ne kadar zengin olurlarsa olsun kölelikten kurtulamıyorlar. kişisel hırslar toplumsal kalkınmanın önüne geçiyor. hal böyle olunca ''köle''lik kaçınılmaz oluyor.

Akıl öyle bir nimettir'ki geçit vermez dağları deler aşılmaz sanılan engelleri aşar imkansız denileni basitce olabilir hale getirir evet akıl insanlara bahşedilmiş en büyük nimettir onun sayesinde yapılan icatlar insan hayatını kolaylaştırır. günümüzde kullandığımız tüm elektronik cihazlarda beyin var yani yönetim merkezi ve bu merkezin talimatlarıyla cihaz harekete geçer yapması gereken işlevi yerine getirir.

Yani akıl hem zenginliği hem gücü yönetir. ALLAHcc bir çok ayetinde hiç akletmezmisiniz der. Alimler bir saatlik tefekkürün bin yıllık nafile ibadetten hayırlı olduğunu beyan eder. Ata sözlerimizde dahi bir işi yaparken bin düşün bir yap denmiştir. 

Gelin şimdi hep beraber düşünelim. dünyamıza şöyle bir baktığımızda neden bu haldeyiz diye çok sormuşuzdur kendimize cevap aslında gayet basit. dünyada her şeyin bir zıt kutbu vardır. artı eksi, iyi kötü, güzel çirkin, acı tatlı, gibi örneklendirebiliriz akılda iki zıt kutupludur  rahmani ve şeytani.  şeytani akıl sahipleri, yukarıda da belirttiğim gibi, kişisel çıkar hesapları ile toplumlarının gelişmesi,  kalkınması, ve kendi kendilerini idare etmesini engelliyor.  kiraya verilmiş akıllar, satılmış yöneticiler, ülkelerini müstemleke haline getiriyor. 

Rahmani akıl sahipleri ise yeryüzündeki akan kan göz yaşı yoksulluğu  açlığı bitirebilmek ve toplumlarını esaretten kurtarmak için çırpınıp duruyor,  var güçleriyle çalışyorlar. lakin şeytani akıl insanlığın gözlerini o kadar kör etmiş ki baktıkları halde göremiyor, duydukları halde anlamıyorlar. nefisleri onlara her daim, bir gün fırsat seninde eline geçebilir diye fısıldıyor bu fısıltının esiri olmuş insanlar idraksizleşiyor. 

İnsanların şu anki durumu, aynen kumanda edilen bir cihaza benziyor. kumandayı elinde tutan hangi hangi tuşa basarsa o şekilde hareket ediyor. işte bizlerde kumandayı elinde bulundurana üst akıl diyoruz. lakin  kumandayı elinde tutan şeytani üst akıl sahibi, kendisi ve çevresindeki azınlığın çıkarları için, tüm insanlığı huzursuz, mutsuz, ve perişan, etmekten başka bir şey düşünmüyor. Ancak bizler inanıyoruz ki, zulum asla payidar olamaz. ve her şey aslına rücu eder. hak gelir batıl zail olur. Rahmani akıl sahipleri, Hak ve Adaletin Hakim olduğu, yaşanabilir bir dünyayı tesis eder vesselam....