Yakın tarihimizde ülkemize yönelik dış operasyonlara karşı yeterli tepkiyi veremedik.
Türk Milleti, 27 Mayıs 1960’da yapılan askerî darbenin ardından zamanın Başbakanı Adnan MENDERES’in, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü ZORLU’nun ve Maliye Bakanı Hasan POLATKAN’ın idamına mani olamamanın nedametini ve pişmanlığını hep içinde bir eziklik vesilesi olarak taşımıştır. Ardından gelen 12 Mart 1971 darbesi, 12 Eylül 1980 darbesi ve 28 Şubat 1997 post modern darbesinde Türk Milleti’nin bir tavrı ve tepkisi vardır.
Türk Milleti asker bir millettir. 15 Temmuz 2016 Cuma günü Cumhurbaşkanı tarafından “Haydi, vatan savunması için nöbete!” dendi, bu yüce millet tereddütsüz tanka, tüfeğe, helikopter ve F-16 uçaklarından üzerine hedef ve nişan alınarak sıkılan kurşunlara karşı göğsünü kahramanca siper etti. Türk Milleti’ni tanklara karşı sokağa indiren duygu vatan, millet, bayrak ve ezan sevgisidir. Bu tarihten sonra artık Türk Milleti; can ve mal endişesine kapılmadan sokaklara inmeye başladı. Milletimiz nihayet son gelişmelerle askerî darbelere karşı da direnmeyi öğrendi.
Türklerin dış müdahalelere karşı nasıl bir tavır alacakları önceden tahmin edilemez. Bu, milletimize has bir özelliktir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın darbeye karşı duruşu lider tavrını tamamlamıştır.
Bu darbe teşebbüsü sadece FETÖ Örgütü’nün bir eylemidir demek olayı sulandırmak anlamına gelir.
Meydanlara çıkanlar Türk Milleti’ni teşkil eden bütün unsurlardır. Darbe teşebbüsü üzerine toplumun her düşünce ve fikre sahip kesimleri gibi İslâmî değerlere yakın olan kesim de sokaklara indi.
PKK’nın darbe teşebbüsü sırasında eylem yapmaması süper güçlerin 15.07.2016 askerî darbesini zora sokacağı endişesindendir.
Darbe gecesinde DHKP-C’nin İstanbul’da vurduğu Türk gençleri vardır.
Darbe gecesi halkın önceden planlanmış bir organizasyonu yoktur, ama halk darbe girişimine karşı kendiliğinden organize olmuş ve harekete geçmiştir.
Batı, sokağa inen insanlarımızı terörist diyerek aşağılamıştır.
Türkiye’de yapılan bütün askerî darbelerin darbecileri NATO’ya ve uluslararası andlaşmalara bağlı kalacaklarını basın ve yayın organları marifetiyle ilk beyanat olarak açıklamışlardır. 15 Temmuz 2016 darbecileri de aynı şeyi yaptılar.
Adnan Menderes’i “Amerikancı” diye asanlar da NATO’ya bağlılıklarını radyodan ilân ederek yönetime el koydular.
15 Temmuz 2016 darbe girişimini yapan darbeci generaller İncirlik Üssü’nde Amerikalılarla görüşmeler yapmışlardır.
Türkiye’yi Amerika’nın bir üssü hâline getirme projesinde Fethullah Gülen’in rolü gayet açıktır.
Amerika’nın hâkimiyetinde olan İncirlik’ten Diyarbakır’dan kalkan uçaklara tanker uçaklarla gökyüzünde yakıt ikmali yapılmıştır. Zamanın Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu açık açık darbenin arkasında ABD’nin olduğunu söyledi.
Halen darbe ile ilgili olarak bilinmeyenler ve doldurulması gereken bilgi boşlukları ve izaha muhtaç hususlar ve ayrıntılar vardır.
Her ne hikmetse Türkiye’deki bütün darbeler Cuma günü yapılmıştır. Acaba darbeciler de Cuma gününün kutsiyetine inanarak mı harekete geçiyorlar?
Darbe 15 Temmuz 2016 gece saat 03.00’de planlanmıştır.
Genelkurmay’daki hareketlilik MİT’in dikkatini çekmiştir.
16 Temmuz 2016’da Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ/PDY hakkındaki iddianamesi açıklanacaktı.
30 Ağustos öncesi YAŞ’ın toplanacak olması darbecileri ürkütüyordu.
Türkiye’nin Avrasya’ya yönelmesi ABD’yi rahatsız etmekteydi.
15 Temmuz 2016 günü Türkiye uçurumun kenarından döndü. Ülkemizde bir kere daha istiklâl mücadelesi verildi. İlk günlerdeki tespitlere göre 250 şehit, 1.446 gazimiz mevcuttur. Darbe yanlısı 24 kişi öldürülmüştür.
Görünen o ki, Türkiye tasallut altındadır.
Darbe girişiminin bastırılmasından sonra vatandaş sokaklardan suçluları yakalayıp adalete teslim etmiştir.
Milletin darbe münasebetiyle ortaya konan öfkesi yakalanan darbecilerin hak ettikleri cezayı alıp almayacağı endişesinden kaynaklanmaktadır.
Türkiye’deki gelişmelerin ardından Amerika Halep’i 23 Temmuz 2016 günü adeta intikam alırcasına bombaladı. Bu haksız saldırı sonunda 186 kişi öldü. Rusya aynı şeyi yaptı.
FETÖ; tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet diye tanımlanan bir çetedir.
Darbeye fiber destek gelmedi. Elektrikler kesilmedi.
Türkiye’de meydanın gücünü gördük.
Darbe gecesi gençler tanka taş attılar. Yaşlı teyzeler ellerindeki sopayla tanka vurdular.
Bu sıkıntılarla Batılılaşma tarihi neredeyse aynı. Osmanlı’yı kurtarmaya kalkanlar Batı’ya tam anlamıyla teslim oldular. 150 yıllık Batılılaşma olgusu vatanımızda milletle devleti birbirinden ayırdı. Bu konuya katkıları yönünden eğitim sistemimiz sorgulanmalıdır.
Türk Milleti olarak sosyolog ve psikologların incelemesi gereken bir noktaya geldik. Millet Bayburt’ta darbe teşebbüsünden sonra tırpanla kışlanın önünde nöbet tutmaya başlamıştır. Belediyelerin ağır iş makineleri kışlaların nizamiye kapıları önünde uzun süre boyunca nöbet tutmuştur.
Emperyalizm Gülen’i kullandı. Birçok darbeci subaylar kayıptır. Büyük şeytan bu darbecileri kullanmaya devam edecek gibi görünüyor. [1]
Darbeye karşı 10-15 yıldır Suriye ve Mısır gibi ülkelerde sokaklarda yaşananlar insanların korku duvarını artık aşmalarına sebep oldu.
Türkiye’de vatandaş darbecilerin elinden silâhlarını aldı. Bu sosyoloji ve darbe vaktinin öne alınması darbeyi geriletti.
Darbe başarılı olsaydı Suriye’ye dönerdik.
Türk Ordusunun içindeki pırlanta gibi insanları tebrik etmek lâzımdır. Darbecilerin hâli cinnetin rasyonelleştirilmesidir. Bu darbe canlı bombalarla başladı.
“Benim babam Menderes’e ağladı. Ben Özal’a ağladım. Çocuğum Erdoğan’a ağlamayacak!” diyen kadının sözü çok önemlidir. Özal’a kadar Türkiye’nin bir sahibi vardı. Yani asker ülkeyi kendi mülküymüş gibi sahipleniyordu. Özal bu çizginin biraz dışındaydı. AKP ise vesayet yönetimine karşı bir başarı hikâyesi yazdı.
FETÖ sempatizanları ve tâbîleri aşkın bir iman üzerinden sadakatle liderlerine bağlanıyorlar.
Kurtlar Vadisi ve Filinta gibi diziler insanımızı ayrıntılı düşünmeye itti.
Dünyanın zulüm gören bütün ülkelerinden insanlar Türkiye’ye geliyor, ama bizim gidebileceğimiz bir yer yoktur. Bu gerçekler Türk Milleti’nde direnç oluşturmaya başladı. 28 Şubat 1997 post modern darbesini yaşamış bir nesiliz. “Çıkın sokaklara!” çağrısı üzerine Allah’ın kalplerinden korkuyu kaldırdığı insanlar tanka kafa attı! Silâhla taramaya karşı yere yattılar, sonra tekrar ilerlemeye ve darbecilere karşı mukavemete devam ettiler.
Vatan için, Allah için, millet için ilk dakikada taraf olan bu milletin has evlâdıdır. Onların yönü bellidir.
Darbenin faili bellidir. Resmî ağızlar faili açıklamıştır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın sözü üzerine vatandaş sokaklara çıkmasaydı darbe önlenemezdi.
Darbede tankın çiğneyip ezdiği kadınlarımız vardır. Nene Hatunlar, Şerife Bacılar günümüzde de az değildir.
Biz Yahudi’yle, Siyonizm’le ve Amerika’yla harpteyiz.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih GÖKÇEK’e göre darbe ile Ankara’ya 4 milyon TL’lik zarar verilmiştir.
Yargı erkinin; sür’atle, adil, hızlı, hukuk ilkelerini çiğnemeden ve olabileceği kadar en kısa sürede darbeye teşebbüs, yardım ve yataklık edenlere hak ettikleri cezayı vermesi temennimizdir.
“[Artık kamu idaresinde görev alacak insanların seçiminde] liyakate, ehliyete [ve devlete ve Türk Milleti’ne sadakate] önem vermeliyiz.
Kim kimdiri bilmezseniz olayları [asla gerektiği gibi] analiz edemezsiniz.” [2] 15.07.2018
Not: Bu konuşma, 15 Temmuz Şehitlerini Anma, Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nün 2. Yıldönümü Münasebetiyle Düzenlenen Anma Programı’nda yapılmıştır.
 
Ekrem YAMAN
Ordu Vali Yardımcısı
Web: www.ekremyaman.com.tr
E-posta: [email protected]
 
[1] Gündem Özel, Program Tekrarı, Hilâl TV, 23.07.2016 günü yapılan yayından iktibasen tutulan notlarım.
[2] Ömer ÖZKAYA, Ülke TV, 17.07.2016.