Ramazan-ı Şerif'ten sonraki şevval ayında oruç tutmak öteden beri sevimli bir adet olarak gelmiştir. Bu orucun arka arkaya olması şart değildir. Şevval ayı içinde olması yeterlidir.

Ama Ramazan Bayramı’nın ilk gününden sonra peş peşe tutulması müstehap’tır.(1) Bir ay boyunca oruca alışmış olan Müslümanlar, şevval ayında da altı gün oruç tutmaya büyük bir ilgi göstermiş, hatta teravih gibi sıcak bir ilgiyle şevval ayı orucunu sürdüre gelmişlerdir. Elbette bu sıcak ilgi sebepsiz değildir.

Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v), şevval ayı orucunun bir sene oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağını duyurmuş, bu yüzden de bir ay Ramazan orucu tutanlar, şevvalde altı gün oruç tutmakla bütün seneyi oruçlu geçirmiş olma sevabını kaçırmak istememişlerdir. Ashabı kiramdan Ebu Eyyubi Ensari (r.a)’den "Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki şevval ayında altı gün oruç tutarsa, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur!"(2) Demek ki, bir aylık Ramazan orucundan sonra şevvalde de altı gün oruç tutarak orucunu otuz altıya çıkaran kimse, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevap almaktadır. İslam Âlimleri, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi sevap almanın izahını şöyle yapmaktalar: Ramazan ayı boyunca oruç tutan insan her orucuna on sevap almışsa tamamı üç yüz eder. Şevval ayında tuttuğu altı orucuna da onardan altmış sevap alınca, eder üç yüz altmış. Yani bir sene. Dolayısıyla hadisi şerifin işaret ettiği sırra nail olur. Bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi manevi kazanç elde edebilir. Aslında bu gibi manevi konularda esas olan, o işi ihlâsla yapmak, büyük bir gönül arzusu ile talip olmak mühimdir. Bazen öyle oruçlar olur ki, tutanın gönlünde beslediği ihlâs yüzünden 360 gün değil, belki 360 senelik nafile oruç sevabını alabilir. İhlâs ile kim ne isterse Rabbimiz onu verebilir. Bu bir niyet ve yorum meselesidir. Tıpkı yolun kenarına uzaklardan bir taşı yuvarlayarak güç bela getirip yerleştiren adamla, bu taşı oradan aynı güçlükle uzaklaştıran bir başka adamın niyeti ve yorumu gibi.
 -Biri düşünmüş ki: Bu çölün ortasında yaşlı bir adam yolda giderken bineğine binmek istese, üzerine çıkıp da hayvana binebileceği yüksek bir yer yoktur. Öyle ise şu taşı yuvarlayıp yolun kenarına getireyim de, yolda gitmekte olan yaşlı ve çocuklar hayvanlarına binmek istediklerinde taşın üstüne çıkıp bineklerinin üzerine kolayca atlasınlar, sevabı da bana olsun. Adamın bu halis niyetine bakan Rabbimiz ondan razı olmuş, istediği sevabı ihsan eylemiş.

 -Böyle güzel niyetle getirilen taşı oradan öfke ile yuvarlayıp uzaklaştıran adam ise şöyle düşünmüş: Bu taşı buraya getiren kimse ne kadar da yanlış bir iş yapmış. Hiç düşünmemiş ki, gözleri görmeyenler, karanlıkta fark edemeyenler taşa takılıp yere düşerler. Şu taşı buradan uzaklaştırayım da kimse takılıp yere düşmesin, sevabı da bana olsun. İşte bu adam da taşı buradan uzaklaştırdığından dolayı Allah rızasını kazanmış, ümit ettiği sevaba nail olmuş. Her ikisinde de niyet halis, yorum makul... Biz de ihlâslı olarak altı gün orucumuzu tutarsak, belki Rabbimiz bu niyetimize, bu bağlılığımıza bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaplar ihsan edebilir, hatalarımızı affedebilir. Rabbimizin hudutsuz rahmetine kimse sınır çizemez. Kimse kendi cimriliğini O' na da şamil kılamaz.
"Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki şevval ayında altı gün oruç tutarsa, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur!''

"Ramazan ayının orucundan sonra Şevval ayının ilk altı gününde oruç tutan kimse, anasından doğduğu günkü gibi bütün (küçük) günahlarından arınır."
Selam ve dua ile…
1-B. Şafi İlmihali (M. Keskin shf.244) Şirbini,Mugni’l-Muhtac,2/184

2- Riyazüs-Salihin, C.2,S.510,2.- Müslim ,sıyam,204