Hafta sonu genç bir kızımızla sohbet ettik.Diyor ki;'Allah eğer böylesi sınırsız bir gücün sahibi ise, niçin kendini tatmin için bizi akıl almaz oyunlarla meşgul ediyor?Bizi tamamen iyi veya kötü şeklinde yaratamazmıydı?''Bu, aslında üç aşağı beş yukarı Allah'ı sorgulayan herkesin kendi içinde taşıdığı, açığa vurduğu veya vuramadığı bir soru.Dedim ki, 'Tabii ki yaratabilirdi.Yaratmış da zaten.Biz, o şekilde yaratılanlara melek diyoruz'.'Üstün, yüce, kudretli, ilim sahibi olmak beraberinde sınırları belirleme, olan veya olacak şeyleri tanımlama hakkını temsil yetkisini de verir.Bütün kozmik sistemi yaratıp, uçsuz bucaksız çeşitliliği vareden, İnsan olabilmenin hudutlarını da kendi belirlemiş.İnsan olmayı beşere hedef gösterip, tercih sizin demiş.Hiç bir zorlama da yapmamış' dedim.Kızımız 'Hayır, bal gibi zorluyor, yapmak istediğim her eylem için, böyle yaparsanız cehenneme, şöyle yaparsanız cennete şeklinde tehdit ediyor' dedi.Dedim ki;'Bu, kendi tarafına taraftar toplamak için bir blöf veya ikna değil.Bu, bizim bulunduğumuz konum itibariyle göremediğimiz fakat karşılaşacağamız, mukadder bir akibeti haber verip, bizleri hazırlamaya çalışan uyarı ve öğüttür.Bu aynen, eğer sigara içersen ilerde hasta olursun veya eğer elini sobaya dokunursan yanarsın veya derslerine çalışmazsan sınıfını geçemezsin şeklinde uyarmak gibidir.'.Daha sonra kafasını eğdi, derin derin düşünerek hiç bir şey söylemeden sessizce yanımdan ayrıldı.
            Derin düşüncelere dalma sırası bende idi.Zikredilen sorgu ve örneklemeyi çocuklar kendiliğinden yapmıyordu.Bizzat bizim, yetersiz, anlaşılabilir olmaktan uzak islam algısı ve uslubumuzdan ne anlıyorsa oradan çıkardığı sonuçları aktarıyordu.Bize bu uslupla anlatılmış, biz de sorgulamadan en azından hiç itiraz etmeden inanmıştık.Ama bu çocuklar ne anlatılırsa soruyor, sorguluyor, gerekirse itiraz ediyor.Bir düşünce ve inanç sisteminin en belirgin niteliği kendine ait terminoloji ve çarpıcı bir uslup ortaya koymasıyla mümkündür. Atalarımızdan biz nasıl öğrendi isek siz de öyle öğrenin ve kabul edin beklentisiyle hareket ederek bir yere gidebilirmiyiz?Hatta atalarımızın metod ve uslubu mevcut dönem itibariyle bizi nereye taşıdı ki çocuklarımız nereye taşıyacak?
         Söylemek istediğim şeyi söylemeye dilim varmıyor.Ama işin açığı şu; çocuklarımıza uygun uslub ve ifadeyi kurmanın yolu, inanç ve tasavvurlarımızı sağlam esaslara göre belirlemekten geçer.Bu günkü islam tasavvuru, Allah'ı tanıma ve ahireti algılama biçimi, bizi dönüp dolaşıp 'tarihte biz şöyle idik, böyle idik' hamasetine hapsetmektedir..Varlığımızı geleceğe yön verecek biçimde etkin bir rol sahibi kılacaksak, inançlarımızla ve dünyamızın realitesi ile tahkiki biçimde yüzleşmek zorundayız.Zira taklid 'kendi olamamaktır.'Kendi olamayan kime nasıl örnek olabilir?