Son günlerde gündemde yer alan Dersanelerin kapatılması konusunda neler yapmak gerekiyor. Ortada yaşananlar nedir?Gerçekten siyasi bir kavga mı var? Peki yalın gerçeklik nedir?

İşin taraflar arası boyutundan sıyrılıp yalın gerçekliğine indiğimizde iyi okullar kazanmak için tüm zamanını okul-dersane-ev arasında mekik dokuyarak geçiren bir öğrenci ile çocuğunun iyi bir okul kazanması için gecesini gündüzünü çocuğuna koçluk yaparak geçiren ve bütçesinden önemli bir kesimi eğitime harcayan bir aile göreceğiz.

Bundan 15-20 yıl önce hatırladığım aileler çocuklarını dersaneye okulun son senesi gönderirlerdi. Ama artık yarış öyle bir hal almış ki neredeyse tüm eğitim hayatı boyunca okula paralel bir dersane gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

İşin maddi tarafı bir yana bu şekilde dersane-okul-ev üçgeninde yetişen çocuklar ciddi anlamda sosyal hayattan kopuk oluyorlar. Aile içi iletişim zayıf oluyor, çevre zaten yok,yaşadığı yerden, tarihinden, kültüründen habersiz bir nesil yetişiyor.

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta bizim çocukların en başarılısı ancak bir üniversite kazanabiliyor. Fatih Sultan Mehmet Han’da acaba bugünkü sistemde çocukların baskılandığı kadar baskılansa ve tek bir noktaya odaklansaydı, ufkunu açmasaydı İstanbul’u fethedebilir miydi?

Burada bu işi düzeltmek için okullar/üniversiteler arası eşitsizliğin hızla iyileşmesi lazım. Bütün okullar kalitesini yükseltip,kaliteli eğitim verirse sıkıntı azalacaktır.

Yine dersanelerin kapatılmamasını savunanların en önemli argümanları dersanelerin zeki ama fakir çocukların bedava okumasını sağlayarak Anadolu köy ve kasabalarından doktor,hakim,savcı çıktığını savunmalarıdır. Burada da ben yanıtın cümle içinde gizli olduğunu düşünüyorum

Dünya hızla gelişirken zeka ölçüm sistemlerinin de hızla geliştiğini biliyorum. Zeka eğitimle alakalı bir durumdan çok doğuştan genetik olarak bireye gelen bir özellik.

Yeni dönemde IQ testleri yapılarak zeki çocukların tespiti ve zeki çocukların harcanmaması sağlanabilir. Yüksek IQ’lu çocuklar aynı zamanda bu ülkenin sahip olduğu en büyük servetidir. Onlara maddi durumuna bakılmaksızın özel önem verip,anlamsız sınav hazırlıkları ve sınavlarla vakit geçirmeyip Gökleri fethedecek,teknolojiye damga vuracak,ülkemizi dünya sıralamasında en üstlere çıkarak buluşlar yapabilmesini sağlamalıyız. Bu testlerin nasıl yapılacağı, güvenilirliği teknik ayrıntılardır. Ama dünyada bugün çok güvenilir IQ  ölçme sistemleri vardır.

Dersaneler hızlı test soruları çözen bir nesil yetiştiriyor. Ama ne hikmetse bizim çocukların arasından ne yeni bir Fatih çıkıyor ne bir Mark Zuckerberg, nede bir Sergey Brin.  Cüzdanlarımız, makamlarımız ülkemiz geleceğinden daha önemli değildir. Çocuklarımızın geleceği,ülkemizin geleceğidir. Onların rahat ve huzurlu olmalarını sağlamak, kapasiteleri elverdiği ölçüde mesleklere yönlendirmek zorundayız. Yoksa alt sınıf toplum olmaya mahkum kalırız.