Ne kadar farkındayız açıkçası bilemiyorum. Uzun zamandır, bizim için çok anlamlı ve değer ifade eden ne kadar kavram varsa her birinin içi birbir boşaltılıyor. Çevre, temizlik, bayram, ziyaret, sevgi, saygı bunlardan birkaçı.

Bir kısım yanlışlar fasid dairesi içinde habire  dönüp duruyor. İnsanlarımızın ekseriyeti bir türlü kendi özüne, kendi ruhuna yönelemiyor.

İki adım doğru yöne yürüyecek olsak, hemen arkadan birkaç adım geriye  gitmek zorunda bırakılıyoruz.

Aynı ruhla yeniden diriliş günümüzde artık o kadar çok zor ki. Çoğu kere yanlışlar doğruları aşmakta. Zararlı olan şeyler yararlı olanları alıp götürebilmektedir.

Temizliğin imandan geldiğini bilmeyenimiz yoktur. Kentlerimizde “Temiz toplum, temiz çevre” yaftasını çakmadığımız duvar, asmadığımız direk kalmamış. Tüm bu uyarılara rağmen çevreyi kirletme hususunda da üzerimize kimsenin olmadığını görüyoruz.

Memleket sevgisi biraz ileri düzeyde bizlerde. Mezarlıkta medfun bulunan büyüklerimizi  arefe günü ziyaret etmek adetten olsa da, her gelişimizde kabristanlığı ziyaret ederek ruhlarına fatiha okumak, duada bulunmak alışkanlığımızdır. 

Çoğu kentlerimizde şehir kabristanlıkları plastik şişe mezarlığına dönüşmüş. Her yer plastik şişeyle dolu. Mezarlıkların yanı başları, kenarlar, köşeler. Kabristanlığı ziyaret etmenin de bir adabı var. 

Köylerimizde ihtiyar heyetleri, kentlerimizde belediye yetkilileri mesuliyetleri altındaki mıntıkanın yıkık, göçük, çökük yerlerin onarımından, bakımından ve çevre temizliğinden sorumludurlar. Yöneticiler,  kentin misafirleri için şehirlerini ve köylerini önceden ziyarete hazır hale getirirler.

Bugün arefe. Çoğumuz kabir ziyaretinde bulunacağız. Giderken boş gitmeyeceğiz muhtemelen. Kimimizin elinde çapa, kimimizin elinde şeker ve çikolata. Mezarlıkları da sulamayı ihmal etmeyeceğiz. 

Kabristanların üzerindeki topraklara su serpelim, ancak plastik şişeleri gelişi güzel orta yerlere atmayalım. Bizim manevi hayatımızın temeli temizliğe dayanır. 

Bayramın heyecanını arefe gününden yaşamaya başladığımız aşikar. Erkenden yollara düşeriz.  Mutluluktan uçarız adeta. Hatta içimizde ayrı bir zevk hissederiz. 

Namazlarımızın arkasından okumaya başladığımız tekbirlerimiz, bu heyecanımızı canlandıran bir başkalık verir bizlere.

Bilmem sizler unuttunuz mu? Teşrik tekbirlerini. Arefe günü sabah namazıyla başlar, yirmi üç  vakit farz namazın ardından hep birlikte getirilir.

Bayram namazında hep bir ağızdan söylenen tekbirler yükselir, yükselir  gök yüzünde bulutlarla buluşur. Uzaklardan tatlı bir esinti gelir. İnsanlarımızın içini bir ferahlık kaplar. Kısa bir süreliğine de olsa  cenneti yaşar dünyada.

Keseceğimiz kurbanlar, dağıtacağımız paylar nice ihtiyaç sahibi kardeşlerimizi sevince boğacaktır. Arkasından hayatta olan büyüklerimizin hal ve hatırlarını sormak, kabristanda medfun bulunan atalarımızı ziyaret etmek suretiyle çoğaltacağımız iyilikler, yarınki dünyaya barışı getirecek, saadeti hep birlikte yaşamamıza vesile olacaktır.