Yine bir bayramın daha arifesine yaklaştık. Sevinç gününe sayılı saatler kaldı.

Hanelerde ve iş yerlerinde ayrı ayrı bir telaş. Hafif koşturmacalar biraz daha hızlanmış, almış başını gidiyor.

Hayat çok pahalanmış. Patatesin kilosu 5 lira olmuş. Benzinin litre fiyatı 6 lirayı aşmış umursayan yok gibi.
Özel araçlarıyla yola çıkanlar çoktan varmışlar Gerede’ye. Sosyal medya hesaplarından yer bildirimi yapıyorlar habire.

Yolunuz açık olsun dostlar! Tatil ya da sıla-i rahim için çıktığınız seyahat kazasız belasız hayırlısıyla son bulsun.

Beraberinizde bizden de selam götürün Anadolu’nun yiğit evlatlarına, temiz insanlarına, eli öpülesi ninelerimize ve dedelerimize.

Annelerimizin, babalarımızın, ninelerimizin, dedelerimizin hayat sürdüğü ocak, hepimiz için aslında güvenli birer limandır.

Büyüklerimiz bizlere ne vakit sarılsa yürekleri tir tir titrer. Kucaklayıp sarmaladıklarında samimiyeti, şefkati ve merhameti görürsünüz.

Yaşlansalar da onlarda hala sönmeyen sevginin sıcaklığını kılcal damarlarınıza kadar hisseder doyasıya yaşarsınız.
Ebeveynlerimiz bizim en önemli varlıklarımızdır. Şüphesiz onlar fedakar, cefakar ve vefakar canlarımızdır.

Sağlımız, varlığımız ve huzurumuz için yapmayacakları fedakarlık yoktur. Varlarını yoklarını bizler için harcar dururlar. Hem de hiçbir karşılık beklemeksizin.

Bizler onlara karşı ne kusur işlesek işleyelim her vakit affedicidirler. Hatalarımızı görmezden gelirler. Hoşgörülüdürler. Suçlarımız büyük dahi olsa öncelikle onlar affeder.

Diyeceğim odur ki; onlar bizlerin en sadık dostlarıdır.

Yemezler yedirirler. Giymezler giydirirler. En lüks konutlarda oturmamızı arzularlar. Ve bu durumlar da en büyük hazzı onlar yaşarlar.

Onların yaptığı her şey bizim iyiliğimiz içindir.

Büyüklerimize hak ettikleri değeri vermeliyiz. Saygıda kusur etmemeliyiz.
Hayat göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Her birimiz birer hayırlı evlat olmalıyız.

Kendimizi popüler yaşamın akışına bırakıp boş verenlerden olmamalıyız.

Belli yaştan sonra bakıma muhtaç hale geldiklerinde daha özverili davranmalıyız. Tüm ağır koşullara rağmen “öf” bile dememeliyiz.

Günümüzde yanıbaşımızdaki Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle sosyal, ekonomik ve devletlerarası ilişkilerde can sıkıcı olaylar yaşanmıyor değil. İçinde bulunduğumuz üzücü meseleler az ya da çok moralimizi bozduğu da bir gerçek.

Bayramlarımız son yıllarda buruk geçse de, umudumuzu yitirmemeliyiz.

Ekonomik verilerde zaman zaman meydana gelen sapmalar, dövizdeki dalgalanmalar ve hayat pahalılığı canımızı sıksa da; oğul, kız, gelin ve torun hasreti çeken yığınla anne ve babaların gözleri yollarda bizleri bekliyor.