Ülkemizde kitap okuma oranı çok düşük. Arzulanan seviyede değil ne yazık ki.
 
Bugüne kadar yapılan anketlerin sonuçları böyle gösteriyor. Toplumun genel kanaati de bu yönde.
 
TV dizilerine duyduğumuz ilgi, ayırdığımız vakit kadar, kitaplarla alakadar olmuyor, okumak için zaman ayırmıyoruz.
 
Okumayı çok seven bir toplum değiliz. Yeterince kitap okuyan bir toplum da olamadık yani. Bundan kastımız, çok az kitap okuyoruz.
 
Okurlarımız üzerine alınmasınlar. Okuyanların belli bir kesimi ise ilmi ve edebi değeri olmayan ve insana bir şey katmayan kitapları tercih ediyor.
 
Bir zamanlar “Popüler aşk romanı yazarı” olarak bilenen Kerime Nadir’in kitapları ellerden düşmez olmuştu. Toplu taşıma araçlarını kullanan vatandaşların en çok ilgi duyduğu ve seyahat boyunca okuduğu eserler olarak biliriz. Bilim-kurgu kitaplar da o vakitler çok revaçta idi.
 
Ülkemizde okuyan insan sayısı yıllarca neden çok düşük?
 
Sanırım, çoğumuz okuma yerine direkt olarak görsel veya işitsel bir takım etkilerle bilgilenme yoluna gittik. Buna son olarak teknoloji harikası akıllı cep telefonları dahil oldu. Olmayan kitapların yerini cep telefonları aldı. Ardından “games/oyunlar” zamanımızı hoyratça yedi, tüketti. Sonra da “game over/oyun bitti”.
 
Bu durum nasıl düzeltilebilir?
 
Öncelikle “uyumak için kitap okuma” alışkanlığımızdan uzaklaşmamız lazım.
 
Bize öyle bir alışkanlık kazandırdılar ki, yıllar yılı kitaplar ekseriyetle uyumak için okundu. Uyanmak için değil!
 
Kitap okumak için ille de bir okula kayıtlı olmak gerekmiyor. İnsan yaşam boyu okumakla yükümlü bir varlıktır.
 
Dünyada kitap okuma işi, boş geçen zamanları doldurmaya yönelik bir etkinlik olmaktan çoktan çıktı. Kitap okumak, gündelik yaşamda hayatımızın bir parçası olmak zorunda!
 
“Boş zamanlarımda kitap okumayı severim” sözü çoktan rafa kalktı. Gelişmiş ülkelerde kitap okuma eylemi, artık hayat planının bir parçası.
 
Ülkemizde de değişen bir şeyler var: Kütüphane müdavimleri çoğalıyor. Ayrıca görme engellilere yönelik Sesli Kütüphane’lerin ve buranın raflarında konuşan kitapların sayısı artmaya başladı.
 
Hayatta yapılan her etkinlikten maddi bir fayda sağlamayı alışkanlık haline getirmişiz. Kitap okuma işini bile maddi bir yarara dayandırmaya kalkışıyoruz. Bu yaklaşımlardan ve beklentilerden kendimizi ırak tutmamız gerekiyor. Günümüzde harf öğretenin kölesi olamazsak da, tabi olmayı öğrenmeliyiz.
 
Hem bu dünya, hem de öteki alem için okumalıyız. Kurtuluşumuz; ilim öğrenmede ve bilgi üretmede!
 
Allah’ın ilk emri ‘oku’ olduğu için okuyacağız ve okutacağız.
 
Cehaleti yenmek, aydınlık yarınların temelini atmak için okuyacağız. “Bilge” olamasak da, “bilgili” insan olmak için okuyacağız.
 
“Okuyorum. O halde varım!” diyebilecek cesareti sergilemek için kitap okuma seansları yapacağız.
 
Gayesiz okumaların, denizde pusulasız yola çıkan gemilerden farkı olmadığının bilinciyle daha çok okumayı sürdüreceğiz.