Hemen hemen her bayram olduğu gibi bu yıl ki Ramazan Bayramı’nda da İstanbul adeta boşaldı.

Caddelerde ve sokaklardaki otomobillerin sayısında iyiden azalma meydana geldi.

Her akşam araç park etmede sıkıntılarla karşı karşıya kalan mahalle sakinleri bayram tatili süresinde otomobilsiz hayatın rahatına erdiler desek yerindedir.

Bayram öncesinde yola çıkan vatandaşlar otobanda ve E5 karayolunda trafiğin yoğunlaşmasına sebebiyet verdi. Şehir içindeki trafik sıkışıklığı otobana ve E5 karayoluna taşındı. Araçlar tampon tampona fersah fersah ilerledi. Yolculuk süresi uzadıkça uzadı. Saatler birbirini kovaladı. Makul sürede varılmak istenilen şehre planlandığı şekliyle bir türlü ulaşılamadı.

İnsanlarımız memlekete veya tatil bölgelerine giderken eskisi gibi şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan şirketleri yani otobüsleri pek fazla tercih etmiyor.

Onların arabası var çünkü bastımı gaza gidiyor! Otomobille her yere gitme isteği insanımızda alışkanlık haline gelmiş.

Bu hal de Anadolu’nun yollarında ve şehirlerinde trafiğin yoğunlaşmasına, dolayısıyla trafiğe alışık olmayan yerli halkın yakınmalarına sebep olmaktadır.

Malum olunduğu üzere ülkemizde trafiğe çıkan araç sayısında oldukça artış var. Hızı hiç kesilmedi. Bundan dolayı olsa gerek anayollar ve şehirlerimizin cadde ve sokakları onca alınan tedbire rağmen hala ihtiyaca cevap vermekte zorlanıyor.

Büyük şehirlerdeki trafik ve otopark sorunu geçici olarak yer değiştirdi sadece. Bu kez, otopark ve şehir planındaki eksiklikler ve sorunlar sebebiyle Bayram tatili boyunca araç ve insan kalabalığını Anadolu’daki şehirler ve tatil bölgelerindeki yerleşkeler yaşadı.

Büyükşehirlerin trafikten çektiği sıkıntı Anadolu’daki belediyelere ders olacakken, onlar yaşanan sorunları görmezden gelerek plansız yapılaşmalara izin vermeye devam ediyorlar.

Akıllı ya da dijital veyahut modern mahalleler oluşturmak günümüzde o kadar da zor değil.

Bir şehrin yaşam kalitesini yüksek seviyede tutan özelliklerden biri de erişilebilir yani ulaşılabilir şehir olmasıdır.

Dünyada ve ülkemizde model alınabilecek kent sayısı gitgide çoğalıyor. Bizim bölgemizde de pekala model olabilecek şehirler inşa edilebilir, mahalleler kurulabilir. Yeter ki önce bir niyet, arkasında kararlılık olsun.  İcap ederse Ferhat olunur dağlar delinir aşılır!

İnanç veya niyet başarı için zorunludur, zihne verilen talimatlarla oluşur ve gelişir.

İşte bizdeki eksikliklerde burada başlıyor. İnanç, niyet ve kararlılığımızda var olan zayıflık, başarımıza doğrudan etki ediyor. Bulunduğumuz yerleri geliştiremiyoruz, zenginleştiremiyoruz.

Sinop’umuzun en büyük ilçesinin şehir merkezindeki trafik tabelaları eksik, var olan yerlerde de kurallara uyulmuyor maalesef. Yönlendirme ve bilgilendirme tabelaları da bulunmuyor olması gereken yerlerde.

Şehir merkezinden geçen karayoluna otomobiller park edilmiş çift sıra halinde. Her an bir kazaya davetiye çıkarır vaziyetteler.

Sürücülerin çoğunda sabır, anlayış, saygı eksikliği hak getire.

Ondan sonrada kalkıyoruz ve ses tonumuzu yükselterek “Yahu yine bugün trafik kazası meydana geldi” diyebiliyoruz.

On’a yakın ülkeye iş seyahatinde bulunduk. Çoğunda sürücülerin insanı gördüklerinde gaz pedalından ayağını çektiğini, frene hafice bastığını gördük. Ya biz deki sürücüler. Tam aksine insanı gördüğü anda fren pedalına hafifçe basacağı yerde gaz pedalına dibine kadar basıyor. Bu ne gaz, bu ne hava, bu ne kibir Allah’ım!  

Bugün trafik denildiğinde insanların aklına otoban, ana yol, cadde ve sokaklarda çeşitli renklerde ve modellerde araç yoğunluğu geliyor. Bu araçların birbiriyle çarpışmasına da trafik kazası deniyor. Trafik aslında ne araç yoğunluğu, ne de trafik kazasıdır.

Trafik; insanların gelişmişlik düzeylerini karayollarında ve şehir içi yollarda dışa yansıtan bir kültür aynasıdır.

Eğitim ve kültür düzeyi yüksek çoğu ülkelerde trafik akışı çok daha sağlıklı ve güvenilir yürümekte. Ülkemizde ise üzülerek söylüyorum: Hem trafik  kazası sayısı hem de kazaya dayalı ölümlerin sayısı çok fazla.

Bunun sebebi sanırım, sürücülerimizin çoğunda güvenli araç kullanımı ve teknik bilgi eksikliği olmasından kaynaklanıyor.

İnsan hayatının tesadüflere bırakılamayacak kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bundan dolayı trafik içerisinde tesadüfen yaşamamak için insanlarımızda trafik kültürünün oluşturulması ve geliştirilmesi bu alanda sorumluluğu bulunan herkesin görevidir.