Ülkü Ocakları Sinop İl Başkanı Emre Karagülle, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin 25 Eylül’de gerçekleştirmeyi planladığı referandum ile ilgili bir değerlendirmede bulundu. Yıllardan beri Irak’ın kuzeyindeki kadim Türk topraklarının, tarihi Türkmen kentlerimizin; Barzani peşmergesinin bağımsız Kürdistan hayali ile emperyalist devletlerin petrol sevdası arasında sıkışmış durumda olduğunu belirten Ülkü Ocakları Sinop İl Başkanı Emre Karagülle, bökgenin uzun yıllardır büyük sıkıntılar çektiğini söyledi. Karagülle; “Bölgenin tarihi dokusuna baktığımızda bir taş üzerine taş koymamış, millet olma şuurundan yoksun olan bu kabile, bölgede proje üreten devletlerin taşeronluk görevi ile hak iddia etmektedir. Osmanlı döneminde gayrimüslim vergisi ödeyen Barzani aşireti ise bugün “molla” sıfatıyla bir yandan bölgenin sözde dini hamiliğini üstlenmiş diğer taraftan taşeron şirketlerin en büyüğü konumuna gelerek bölgeyi emperyalistlere peşkeş çekmenin derdine düşmüştür. Hatırlarsanız ABD 2003 yılında Irak’ı işgal ettiğinde olmayan bir hakkı elde etme çabasında olan bu yamyamların ilk hedefi, tapu-kadastro ve nüfus daireleri olmuştu. Kendilerinin olmayan tarihi arşivleri yağmalamaya koyulan peşmerge güçleri, o günden bu yana, bilinçli organize bir şekilde bölgenin demografik yapısını tahrip etmeye başlamışlardır.

HUDUD-U MİLLİMİZ BELLİDİR
Milli sınırlarımızın Mustafa Kemal Atatürk tarafın yapılan bir meclis konuşmasında açıkça belirtildiğinin altını çizen Ülkü Ocakları Sinop İl Başkanı Emre Karagülle, bu topraklarda sözde sahiplik taslayanların amaçlarına asla ulaşamayacaklarını ifade etti. Karagülle; “Mustafa Kemal Atatürk’ün meclis konuşmasında: "Hudud-u millîmiz, İskenderun'un cenubundan (güneyinden) geçer, şarka (doğuya) doğru uzanarak Musul'u, Süleymaniye'yi, Kerkük'ü ihtiva eder. İşte hudud-u millîmiz budur dedik!" diyerek bahsettiği Türk topraklarının sözde sahibi olduğunu iddia eden millet olma şuuruna erememiş, kültürsüz, medeniyetsiz soysuzlara sormak lazım: “O topraklar senin ise (!) O coğrafyada senin tarihin, medeniyetin, kimliğin var ise neden kendi geçmişini imha edesin ki?”

Yukarıda Barzani aşiretinin Osmanlı arşivlerinde gayrimüslim vergisi ödediğinden bahsetmişken sözde bağımsız Kürdistan referandumu’nu zamanıyla, vaziyetiyle, kayıtsız şartsız olumlu karşılayan tek devletin İsrail olduğunu da belirtmek lazımdır. ABD ve Avrupa ise sözde referandumun yalnızca zamanını beğenmediklerini dile getiriyor ve Barzani’yi: “ Yeri ve zamanı şimdi değil, biraz daha bekleyelim.” diyerek peşmerge güçlerine umut saçıp onların yanında olduklarını dile getiriyorlar.

Biz Türk Milliyetçileri, Ülkücüler olarak; yıllardır yaptığımız uyarılar dikkate alınmasa da, serzenişlerimiz kulak ardı edilse de, geldiğimiz nokta bizleri sonuna kadar haklı çıkartsa da konu vatansa konu devletse konu milletse haklılık savaşına girmeden, tüm söylediklerimizi dikte etmeden, iç çekişmelere mahal vermeden sınırlarımızı çevrelemiş düşman hattına karşı vakit kaybetmeden mukavemet göstermek boynumuzun borcudur.
Çünkü Türk milleti için Kerkük demek Diyarbakır demektir. Diyarbakır demek ise Ankara demektir” diye konuştu. 

SOYDAŞLARIMIZA YAPILAN ZULÜMLER KARŞISINDA TÜRK MİLLİYETÇİLERİ OLARAK YAPILMASI GEREKEN NE VARSA YAPMAYA HAZIRIZ
Bölgede devam eden zulüm karşısında sessiz kalmayacaklarını vurgulayan Ülkü Ocakları Sinop İl Başkanı Emre Karagülle, bu zulümlere karşı Türk Milliyetçileri olarak gereken ne varsa yapmaya hazır olduklarını belirtti. Karagülle; “Soydaşlarımıza yapılan bu zulüm ve zorbalıklar karşısında biz Türk Milliyetçileri olarak yapmamız gereken ne varsa yapmaya, ödememiz gereken hangi bedel varsa ödemeye, tereddütsüz canımızdan geçmeye hazırız. Bu hususta milletimizden isteğimiz, soydaşlarımıza yapılan bu zorbalık karşısında güçlü bir kamuoyu oluşturmamıza destek vererek bu konudaki ciddiyetimizi ve hassasiyetimizi devlet yöneticilerine göstermemizde bizlere yardımcı olmalarıdır. Gönülden inanıyoruz ki milletimizin bu konuda teyakkuza geçmesi zor olmayacaktır. Çünkü bugün Sinop’un sıradan bir kahvesinde “Kerkük Türk’tür!” feryadı yükselebiliyorsa Ardahan’daki bir köy okulunun bahçesinde de bu konu konuşuluyor demektir. Bu durumda Türk milletinin hassasiyeti belli olmuştur. Üstelik bu yükselen feryat, oluşacak güçlü kamuoyu sayesinde dağları bayırları aşarak tez zamanda kilometrelerce ötedeki ilimiz Kerkük’te duyulacaktır. Başta Barzani haini olmak üzere hiçbir emperyalist kuvvet, Türklüğün gönüllerdeki ateşini söndüremeyecektir. 
Nasıl ki Kerkük, geçmişte Türk olup, şimdi de Türk ise; gelecekte de sonsuza dek Türk kalacaktır.

Allah Türk’ü korusun ve yüceltsin. Ne mutlu Türk’ün diyene” dedi.