CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Türkiye Atom Enerjisi Kurumu bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldı. Sinop’a kurulması planlanan nükleer santrali ile ilgili olarak sözlerine başlayan Karadeniz, Sinop’un nükleer santral istemediğini bir kez daha vurguladı. Karadeniz, “Biz Sinoplular, eğitimin kenti, kültürün kenti, turizmin başkenti olmak istiyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılıktan kurtulması gerektiğini bunun için çözümün nükleer santraller olmadığını aksine yenilenebilir yerli enerji kaynaklarının olduğunu vurgulayan Barış Karadeniz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın “yaman bir çelişki” yaşadığını savundu. Karadeniz, “Enerji Bakanı Doktora tezinde; nükleer santraller çevreye ve insan sağlığına zararlıdır diyor. Bugün ise ‘nükleer olmazsa olmazımız’ diyor. Bu ne yaman çelişkidir. Eğer tezi Sayın Bakan yazdı ise Sinop için, Akkuyu için, İğneada için bir umut var demektir” diye konuştu.
TÜRKİYE EKONOMİK KRİZ YAŞIYOR
CHP’li Karadeniz, Türkiye’nin ekonomik kriz yaşadığını savundu. “Bunu sokağa çıkarsanız görürsünüz” diyen Karadeniz, konuşmasına “Bunu Sayın Başbakan’ın yüz ifadesine bakarsanız anlarsanız” diyerek şöyle devam etti:
“Anlamayanlara da anlatalım: Türk lirası son 10 ay içerisinde %15 değer kaybetti.
Peki neden? Dolar, durup dururken yükselmedi. Yıllarca kol kola gezdiğiniz FETÖ 15 Temmuz da darbeye kalkıştı. Dolar yükseldi. OHAL dediniz, OHAL’e devam dediniz dolar yükseldi. KHK’lar ile hukuku katlettiniz, dolar yükseldi. ‘Eyy AB’ dediniz, dolar yükseldi. Dünün faiz düşmanıydınız, bugünün dolar düşmanısınız. Yarattığınız düşmanlarla kavga ediyorsunuz. Ne yazık ki faturası masum halka çıkıyor. Bu bütçe halkın bütçesi değil. Bu bütçe sarayın ve AKP’nin bütçesi. AKP tarafından dayatılan, sarayın ve hükümetin sürekli açık veren bütçesi ne yazık ki sizin oylarınızla kabul edilecek. Alın, hayrını görün.”
AK Parti Hükümetinin önceliğinin halk olmadığını dile getiren Barış Karadeniz, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Tarım bitti. Üreticimiz kan ağlıyor. Her yönden dışa bağımlıyız. İhracat yerine ithalatın teşvik edildiği, limanları, havaalanları, madenleri, yolları, köprüleri satılmış bir ülkenin hangi bütçesinden bahsediyoruz arkadaşlar! Esnaf siftah yapmadan dükkan kapatıyor. Her iki kişiden biri icralık. Asgari ücretlinin, emeklinin, memurun, işçinin maaşları erimiş gitmiş. İşsizlik o biçim. Gençler gelecekten ümitsiz. Terör, ocaklara ateş düşürüyor. Sınırlarımız delik deşik. Giren çıkan belli değil. Dış politikamız bitmiş. Hiçbir dost komşumuz kalmamış. Gazeteciler tutuklu. Vatandaşın sesi soluğu kesilmiş. Eğitim politikamız sınıfta kalmış. Vatandaşın, askere, polise, hakime, savcıya adalete, en kötüsü de biz siyasilere güveni kalmamış. Ama size göre ülkenin bunlardan daha öncelikli sorunları var. Size göre, karnı aç vatandaşlarımız biraz daha aç kalsın sorun yok. Daha Sarayı, başkanlık makamı yapacağız. Size göre evsiz, yolsuz insanlarımız beklesin, daha Erdoğan’a VİP uçağı alacağız. Bu kaçıncı uçak Allah’ınızı seversiniz. Ayağında ayakkabısı olmayan, köyünden okuluna, karda buzda yayan gitmek zorunda kalan yavrularımız da beklesin. Çünkü Sarayın çocuklarına ve torunlarına dünyalık yapacağız. Daha çok işimiz var çok. Taşeronda çalışan işçi kardeşlerimiz siz de bekleyin. Kadro sözü verdiler, illaki tutacaklardır. Eğer siyasi ömürleri yeterse? Emeklilikte Yaşa Takılanlar için ne diyor bakan ‘takılmaya devam edecekler’. Neden diyor bunu? Çünkü Sarayın yapılacak daha çok işi var. Atanamayan öğretmenler. Sizler de bekleyeceksiniz. Siz aç kalmışsınız. Kimin umurunda. Arkadaşlarınız intihar etmiş kimin umurunda. Bekleyeceksiniz. Çünkü Saray için yapılacak daha çok iş var. Emekli, işçi, memur, perişan. Başınızı yastığa koyduğunuzda vicdanınız rahat mı? Umarım rahat değildir. Cayır cayır yanan yavrularımız, madenlerde nefessiz ölen işçilerimiz, tacizden tecavüzden koruyamadığımız çocuklarımız, kadınlarımız var. İş bulamadığımız binlerce gencimiz var. Bir de bunlardan hiç suçluluk duymayan, sürekli bahaneler üreten, halkı kandıran AKP iktidar var.”
Editör: Vitrin Haber
