13 Mayıs 2011 günü İlçe Tarım Müdürü olarak görev yaptığım Gümüşhane Kelkit ilçesinde Çevre ve Orman Bakanı Veysel EROĞLU'nun katılımıyla Sadak Barajının temel atma töreni yapılacak. Sayın Bakanın ilçeye gelmesini benim odamda misafirlerimle bekliyoruz. Misafirlerim kendi  İl Müdürüm ve Gümüşhane İl Sağlık Müdürü. Hoş beş, çay derken konuk İl Sağlık Müdürü  memleket sorunca "Sinop Durağan" dedim. Bunu der demez konu farklı bir noktaya geldi. Dedi ki "Türkiye'de siyasetin en pis yapıldığı yer" Bu söz beni çok şaşırttı. Doğruluğuna kendi kişisel tecrübelerimle inandığım bu cümlenin kaynağını öğrenmek için "Bunu nereden biliyorsunuz" deyince , daha önce Sinop'ta Şube Müdürü olarak görev yaptığı dönemden bildiğini söyledi. Gerçektende gerek ilçemizde, gerek ilimizde yerel siyaset kurumu çok sert işliyor. Adeta bir değirmen gibi. Değirmenin taşları önüne geleni öğütüp un ufak ediyor. Mahalle yöneticisinden, milletvekiline kadar bu çarktan herkes nasibini alıyor. Belden aşağı vurmak Sinop siyasetinin genel kabul görmüş durumu olmuş. Rakipler acımasızca birbirlerini yıpratmak için tüm argümanları korkusuzca kullanabiliyor. Farklı partiler arasındaki siyasetten daha zoru iktidar partisi üzerinden gerçekleşiyor. Gücü temsil eden iktidar partisi saflarında her kademede rol alabilmek için çok yoğun mücadeleler verildiğini görüyoruz. 

Yoğun mücadelenin sebebi kaynakların kıt, beklentilerin yüksek olması. Yaklaşan genel seçimlerde bunu açıktan görebiliyoruz. Memleketin yetiştirdiği değerleri üzerinden herkes kendi kişisel güç savaşını veriyor. Önemli bir  kesim ise sonucu kestiremediği için yada risk almak istemediği için rengini belli etmemek yolunu tercih ediyor. Tarafını belli edenler ise benim adayım iyi karşı taraf tu kaka demekten çekinmiyor. Hem aleni hem el altından her türlü çalışmalar yapılabiliyor. 

Sinop nüfusuna kayıtlı yaşayan kişi sayısı 700.000'i aşkın iken siyaseten parlamentoda 2 vekil ile temsil edilmektedir. Türkiye toplam nüfusunu, meclis sandalye sayısına bölerek yapacağımız hesaplamalarda Sinop'un kütük nüfusuna göre mecliste temsil sayısının 5 olması gerekiyor. Ancak temsilde adaletin olmadığı bu sistemde Sinop ancak iki vekille temsil ediliyor. O iki vekil sandalyesini kapmak için yaşananlar sandalye kapmaca yarışmasından farksız. Türlü taktikler ile az sayıda olan koltuğa oturulmaya çalışılıyor. 

Bu durum eğlenceli bir sandalye kapmaca oyunundan çok farklı gözüküyor.  Azıcık gündeme gelen, yaptıklarıyla toplumun dikkatini çekmeye başlayanlara başı küçükken ezilmesi gereken yılan muamelesi yapılıyor. Vekilin yada vekillik planlayanın en önemli işlerinden biri potansiyel rakipleri imha etmek oluyor. Örneklendirecek olursam  Bakanca onaylanan Tekirdağ İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüm "Eğer İbrahim IRMAK Tekirdağ'a İl Müdürü olursa kesin milletvekili olur. Ayağınızı denk alın" şeklinde bana şahsi kin duyan paralel yapının oyuncağı yerel siyaset esnafının Sinop siyaset kurumuna yapılan telkinler neticesini vermiş ve  terfim engellenmiştir. Arkadaşlarımı ziyaret amacıyla yaptığım Durağan'dan farklı ilçe ziyaretlerim bile maalesef vekilliğe hazırlığa delil olarak sunuldu. Vekil olmayı istemek değil düşünmek bile zaten büyük suç. Vallahi billahi böyle bir niyetim yok demenizde önemli değil. 

Karşına geçtiğinizde önünüzü iliklediğiniz, saygı duyup hürmet ettiğiniz bir çok isim hakkında arkadan düzenlenen çirkin raporlar, yıpratma kampanyaları yapmakla  iyi siyaset yapmış olunmuyor. Yıkılan her isim, yerine gelen her yeni isim aynı değirmen tarafından öğütülmeye mahkum durumda. Hiç bir kimsenin herkesin kişisel beklentilerini karşılaması mümkün gözükmüyor. İlçe Başkanı olmak isteyen, Belediye Başkanı olmak isteyen, Müdür olmak isteyen, işe girmek isteyen taleplerinin karşılanmadığı noktada karşı cepheye geçip zamanında güzel sözlerle renkli güllerle karşıladıklarına taş atmaya başlayabiliyor. Bu siyaset tarzı kişilerin gönüllerinde tamiri mümkün olmayan hatalara yol açıyor. Sonunda tüm urbalarımız eynimizden çıkacak ve memlekette karşı karşıya kalacağız. Merkezi düzeyde zamanın ruhuna göre dizayn edilmemiş siyaset kurumu değerlerimizi bir portakal gibi sıkıyor. Suyunu alıp, posasını atıyor. İnsanlarımız kolay yetişmiyor. Sinop'u düşünecek, geliştirecek gene Sinoplulardır. Değerlerimizi yıpratmaktan vazgeçmeliyiz. Türkiye'de Trabzon ve Sivas gibi siyasette lobiciliğe dayanarak bütün kaynakları kendine aktaranlar varken Sinoplular birbirini karalamakla ve yemekle meşgul. Demografik ağırlığının çok üstünde temsil edilen bahsettiğim  iller bunu siyaset kurumu merkezi teşkilatı içerisinde iyi örgütlenmelerine ve lobiciliklerine borçlular. Birde kendi insanına sahip çıkmalarına. Bizde olmayan şeye.

İyi de bu kavga nasıl bitecek? Bu kavganın bitmesi en azından makul seviyelere çekilmesi seçim siteminde köklü değişikliklerle mümkün. Seçim sistemi üzerine halen bir çok tartışmalar yapılıyor. Ben tartışmalara ek olarak farklı bir yaklaşım getireceğim. Tüm sosyolojik araştırmalar gösteriyor ki Türkiye insanı hemşericilik üzerinden sosyalleşebilen bir memleket. Yani İstanbul'da yaşayan Sinoplu'da başı ağrıyınca Sinop milletvekiline koşuyor, Ankara'da İzmir'de,Köln'de yaşayan da Sinoplu da... Meclis kayıtları incelendiğinde özellikle metropollerde ve Avrupa'da gurbetçi olanların vekile ihtiyaç duyulduğunda kendi illerinin vekiline başvurdukları görülecektir. İstanbul'da seçim sonuçlarını takip eden bir Sinoplu kendi bölgesinin adaylarını değil kendi ilinin adaylarını takip etmektedir. Oyunu metropolde ulaşamadığı ve tanımadığı bir adaya veren Sinoplu, işi düşünce seçilmesine oy ile katkıda bulunmadığı kendi memleketinin vekiline koşmaktadır. Seçmen yerel hizmetlerde yaşadığı yerin Belediye Başkanına başvururken, genel siyaseti ilgilendiren konularda ise kendi ilinin vekiline gitmektedir.  Bu önermem meclis ziyaretçi defteri kayıtlarından  çok rahat bir şekilde geriye dönük olarak ispatlanabilir. Saha çalışmalarıyla bu durum iyice netleştirilebilir.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi nüfusa kayıtlı olunan ile göre nerede, nereli, kaç kişi yaşıyor bilgisini güncel ve doğru olarak verebiliyor. O zaman çağ bu kadar gelişmişken temsil hakkımız siyasetin merkezinde iyi örgütlenmiş illerin adamlarınca paylaşılmaya devam etsin de Sinoplular bir kaşık suda birbirlerini mi boğsunlar? İşin özü parlamentoda 5 Sinop sandalyesi olmalı.  Bu sadece Sinop için değil Sinop gibi siyaset kurumunda örgütlenememiş nüfusuna oranla temsil edilemeyen iller de dahil olmak üzere tüm ülkeyi kapsamalı.  Toplumun vicdanının kabul edeceği bir temsil mekanizması geliştirilmeli ve yasal dayanağa bağlanmalı. Ülkenin kaynaklarını herkes eşit ve adil bir şekilde kullanabilmeli. Siyaseten Sinop'a sıkıştırılan Sinoplular gerçeği değişmeli. Toplam ülke nüfusu meclis sandalye sayısına bölündüğünde çıkan sayı o ilin toplam nüfusuna bölündüğünde gelen netice o ilin vekil sayısını belirlemeli. Seçmen yerel seçimlerde ikamet ettiği yerin adayına oy verecek, genel seçimlerde ise ikamet ettiği yerde oy verecek ancak nüfusa kayıtlı olduğu ilin aday listesini seçecek. Artık bilgisayar çağına geçilen çağımızda bunun herkes tarafından kabul gören teknik altyapısını sağlamak zor değil.   Bilgisayar tabanlı oy verme işlemi sayesinde oyların tasnifi kolayca yapılacak. Bu sayede 54 Trabzonlu vekil, 30 Rizeli vekil, 20 Sivaslı, 15 Malatyalı vekil olduğu anlatıları garabetinden ülkemiz kurtulacak. Bunu yapabildiğimiz zaman  sırf bir vilayetli diye kapasitesi olmayan kişiler yönetsel makam anlamında bir yere gelmeyecek, her ilin kendi değerleri daha ileri noktalara taşınacak ve kendi illeri özelinde ülkemizin ilerlemesine katkı sağlayacaklardır. İnsan kaynaklarını doğru değerlendiren bir Türkiye gerçek güce ulaşacaktır.