Adaçayı balını bu yıl 100 kilo olarak ürettiklerini dile getiren Sarıca, "Yurtdışında çok değerli bir baldır. Türkiye'de ise özel üretimi yapılmamış bir bal türüdür, 75 dekarlık bir alanda adaçayı bitkimiz var. İlk zamanlar kovanları yerleştirdiğimizde, arılar adaçayı balı yapmadı daha sonra bize fenomeni önerdiler ama fenomenin içinde kimyasal olduğu için biz kullanmak istemedik. Adaçayı balı yapmak için çalışmalar yaptık. Pancar şekeri ile birlikte arılara adaçayı yağı verdik bir süre buna alıştıktan sonra bizim arılarımız adaçayı balı yapmaya başladılar. Adaçayı çiçeklerini dökene kadar yapmaya devam ettiler fakat başka besinlere gitmedikleri, adaçayına alıştıkları için kendi ballarını yemeğe başladılar. Biz o zaman balı hasat ettik ve balı süzdük. Adaçayı kokusu kalmadığı için ondan sonra diğer besinlere gitmeye başladılar. 100 kilo civarında bir bal ürettik" dedi. 

"Yurtdışında 200 gramı 30 avro"
Adaçayı balının yurtdışı pazarında 200 gramının 30 Avro'dan satıldığını anlatan Lisinia Kurucusu Öztürk Sarıca, Türkiye'de ilk kez üretimini gerçekleştirdikleri için, şu anda tanesini 20 TL'den satışa sunduklarını söyledi. İlerleyen dönemlerde adaçayı balı üretiminin artmasıyla bir pazar fiyatı oluşacağını dile getiren Öztürk Sarıca, "Yurtdışı satış fiyatı 200 gramlık miktarı 30 Avro civarında, çok ciddi getirisi olan bir bal ama Türkiye şartlarında daha büyük alanlarda üretim yaparak adaçayı balı elde etmek lazım. Ülkelere göre değişiyor fiyatı ama Türkiye'de bir tanesini 20 TL'den satıyoruz. Bu yıl ilk olması sebebiyle mümkün olduğunca fiyatını düşük tutmaya çalıştık. Zannediyorum önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin pek çok yerinde adaçayı balı üretilecek ve belirli bir fiyat oluşacaktır" ifadelerini kaydetti.

"Günlük bir çay kaşığı tüketilmeli"

Adaçayı balının yüksek etkileri olduğunu ve kahvaltılık yerine şifa veren bir bal olduğunu vurgulayan Öztürk Sarıca, adaçayı balının günde 1 çay kaşığı, hastalık durumunda ise bir tatlı kaşığı tüketilmesi gerektiğini anlattı. Adaçayındaki tüm etkilerin balda da görüldüğünü ifade eden Öztürk Sarıca, " Türkiye'nin alışmış olduğu bir tat değil dolayısıyla insanların önce bu tada alışması lazımdır. Çünkü adaçayı balı kahvaltıda yenilen bir şey değil. Bal alındığı zaman adaçayının aktifliği de alınmış oluyor. Günlük bir çay kaşığı tüketilen bir baldır. Hastalık durumlarında bir tatlı kaşığına kadar tüketilir dolayısıyla azar azar tüketilmesi gerekiyor. Biz bunun daha ziyade gereksinim duyan insanların adaçayı yağına veya adaçayına gereksinim duyan insanların kullanması taraftarıyız. Daha sonraki dönemde insanlar bu tada alıştıktan sonra zannediyorum tüketimi artacaktır. 100-200 dekarlık büyük alanlarda adaçayı balı üretimi yapılabilir. Zannediyorum Türkiye'de biz bu işi başaracağız. Gerçekten adaçayı aroması ve adaçayı ile ilgili pek çok etkiyi biz adaçayı balında yakaladık" diye konuştu.

Adaçayı balının faydaları
Adaçayı balının faydalarını anlatan Sarıca şöyle konuştu: "Adaçayına ilişkin her türlü etkiyi adaçayı balında da görüyorsunuz. Mikrop öldürücü özellikleri hat safhada, enfeksiyonlar, antibiyotiklerin etkilemediği hastalıkları siz adaçayı yağı ile tedaviler veriyorsunuz. Menopozdaki katınlar çok fazla kullanıyor. Sindirim sistemine çok etkili, sindirim sistemi sorunu olan küçük çocuklar kullanabilir ve özellikle ağız yaraları, cilt yaralarında çok etkili, direkt yaranın üzerine sürülebiliyor. Antiseptik özelliği sağlıyor. 40'ın üzerinde aktif kimyasalı var ve her kimyasalın etkisi var. Neredeyse vücut sisteminde dokunmadığı noktası yok. Azar azar tüketildiği takdirde insanlar için her zaman bir sağlık kaynağı ve bence Türkiye'de keşfedilmemiş bir sağlık kaynağı, diğer aromatik bitkilerin yanında bence adaçayı balının yeri ayrı, adaçayı balı ileriki yıllarda bence aromatik bitkilerin başında gelecek ve çok fazla kullanılacak."
 
Editör: Vitrin Haber