Sağır Gelin...(arşiv)

İlimiz, ilçemiz ve köylerinde anlatılagelmekte olan ve bir çok yetişkinin bugünkü kişilik ve hayata bakışlarını belirleyen halk hikayelerinin bulunup derlenmesi lazım.

Halk arasında anlatılan hikayeler sadece folklorik değere sahip değil aslında bugünümüzün temellerini de atan unsurlardır.

Şimdi aşağıda Durağan ilçemiz Başağaç eski adıyla Ümörük(Ömer Bükü) Köyümüzde anlatılan bir hikayeyi anlatacağız.

Hikayemizin adı yazımızın başlığında belirttiğimiz SAĞIR GELİN

Yıllar yıllar önce genç bir Durağanlı evlenme çağına girer. Büyükleri gencimizi anlı şanlı bir düğünle evlendirirler. Ancak evlendikten sonra gelin hiç konuşmaz. Aradan bir yıl geçer. Gelin hiç konuşmamıştır. Gelinlerinin sağır ve dilsiz olduğunu düşünen ailesi oğullarını sağlam bir kızla daha evlendirmek isterler ve başka bir kız bulurlar. Düğün dernek çatarlar. Herşey olur biter. Gelin almaya gidilir ve Gelin alayı köye doğru karşıdan gelir.

Bu arada evde olan eski gelin ocağa çorba koymuştur. Ancak o da gelin alma telaşesiyle ocakta kaynamakta olan çorbayı unutur ve çorba taşar. Taşan çorbanın kokusunu duyan yeni gelin avludan içeri girmiştir ve hemen eski geline şöyle seslenir.

-Sağır gelin,sığır gelin

-Çorba taştı,savur gelin

Bu sözler üzerine o güne kadar gelin geldiği evde hiç konuşmamış olan ve kumasının Sağır Gelin diye hitap ettiği büyük gelin kumaya şöyle seslenir.

-Arsız gelin,nursuz gelin

-Attan inmeden söyleyen,yüzsüz gelin...

Bunu duyan kaynana,kaynata yeni gelini hemen orada babasının evine yollarlar...

Hikayemiz bu kadar. Bilmiyorum daha önce kaç kişi duydu bu hikayeyi. Ama muhakkak bilenleriniz vardır. Nitekim Durağan ilçemizde anlatılan bir hikaye bu.

Oldukça sürükleyici bir hikaye.

Beni asıl etkileyen ise bu öğüt ve hikayelerle büyüyen kişilerin hayatına bu öykülerin nasıl sirayet ettiği.

Yani o zaman ki şartlarda yani bundan 30-40 sene önce ve daha öncesi şartlarında öğrenme ve etkileşimin az olduğu çağlarda bu hikayeleri duyan çocukların hayatında bunlar nasıl yer etmiş olabilir.

Hikayeyi anlatan büyüğümüzün evlenene kadar tüm ısrarlara karşın nişanlısıyla bir kelime bile konuşmamış olmasının temelinde muhtemelen çocukluğunda dinlediği bu hikaye vardır. Attan inmeden konuşup arsız gelin olmak korkusu konuşturmaz gelin adayını köyümüzde.

Aynı şekilde bu hikayenin bilindiği yerlerde genç erkeklerinde evlenmeden önce konuşan gelinlere iyi gözle bakmayabilecekleri sonucu çıkarabiliriz.

Yazılı literatüre henüz girmeyen bir çok öykümüz vardır. Bunları özellikle üniversitede okuyan gençlerimizin derlemeleri ilimiz literatürüne çok katkı sağlayacaktır. Yaşadığımız kültürel değişimi net olarak ortaya koyma açısından da çok önemli olacaktır.

Bu hikayeler unutulmaya başlandı bile. Artık köylerde bu hikayeleri eskisi gibi anlatan yok. Herşeyiyle bize ait olan bu hikayelerimizin derlenmesi büyük önem arzediyor. Zira toplumumuzun temelini oluşturan öğelerinde saptanmasında ve bugünkü sosyal yapımızın,eksikliklerimizin çözümlenmesinde fayda sağlayabilir.

Sizlerde yukarda anlattığımız Sağır Gelin hikayesi gibi köyünüzde ebenizden dedenizden,ananızdan babanızdan yada başka büyüklerden duyduğunuz hikayeleri  paylaşın.

Bugünlerimizin temelini atan kültürel öğelerimizi unutmadan kayıt altına alalım.

HAYDİ HİKAYELERİMİZE,KÜLTÜRÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM...

(Savurma-Taşan Kabı Karıştırmak)

(Söylemek-Konuşmak)