Son yıllarda özellikle on yıldan beri Orantısız Güç kavramını çok duymaktayız. Sanki Olaylarda Türk Polisimize karşı orantılı güç kullanıyorlar.(!)

Polisimizin kafası gözü yarılıyor sokaklarda, kaldırımlarda kilit taşı bırakılmıyor, bu taşlarla önüne kim, ne gelmişse kırıp döküyorlar. Etrafı, kamu yararına kullanılan oto, banka iş yeri, ne görürlerse yakıp tıkıyorlar.

Polis görevi icabı engellemeye çalışıyor. Elinde copunu bile kullanmaktan çekinerek karşı koymaya çalışıyor. Sen misin hepsi birden Bremen Mızıkacıları gibi, bir yerleri yanmış gibi bağırıyorlar; Polis orantısız güç kullanıyormuş.

Bu ahlaksızca iftiralara özellikle 3 kasım 2002 de Milletimizin kahır çoğunlukla İktidara getirdikleri AK PARTİ BAHARl ile başlayan yeniden yapılanma ve gelişme hareketlerine katlanamayan, hızla kalkınan bir İslam Ülkesini istemeyen batı  alemi de katılmaya başladı. (MİT’in ele geçirdiği gizli rapordan facebookta bahsetmiştim.) Güya Harekatın Liderini, yaptıklarını ayakta alkışlıyorlar, arkasından kuyusunu kazıyorlar. 

Orantısız güç kullanıyor dedikleri polisimizin bir de Hükümetimizin emirlerine uymamalarını istiyorlar, bizim çakma muhalefet de aynen dikte ediyor. Ne gariptir ki aynı zihniyet sıkıştıklarında veya işlerine geldiklerinde “nerde polis, nerde devlet diye şamata yapıyorlar. Hükümetin yaptığı çok olumlu işler yanında daha yapacağı çok işler var kanısındayım. İşte bir tanesi Polis Teşkilatı Kanunu. Polisin yetkisi var mı yok mu belli değil. Avrupa’ya hiç gitmedim. Gidenlerden dinliyoruz. Almanya’da ve diğer devletlerde Polis gelirken herkes titriyor, korkudan siniyormuş. Havsalam almıyor. Aynı devletler ve bizdeki malum zihniyet bunları biliyor fakat işlerine geldiği gibi ver yansın ediyor. Polis orantısız güç kullanıyor..! Ahlaksızlığın, karaktersizliğin bu kadarına da pes doğrusu…İnandığı davada ardına bakmadan yürüyen Başbakanımız bu hususta da gereğini yapacaktır, Allah’ın izniyle..!       

Yazımın başlığında bir de Yansızlık kavramını  görüyorsunuz. Açıklamaya çalıştığım orantısız güç şahsımı 12 Eylül öncesine götürdü. O zamanlarda( insanımızın çoğu unuttu) bir Yansızlık furyası vardı. Şimdiki orantısız furyası gibi. Devletimizi, inançlarımızı kökünden yok etmeye çalışan aşırı sol gruplarla, değerlerimizi korumaya çalışan idealist gruplar mücadele içindeydik. O zamanki devlet yapılanması sanki olayları serbest bırakmıştı.  Sokaklarda, okullarda kan gövdeyi götürüyordu. Hakiki idealist vatanseverler sahipsiz devlete kanı pahasına sahip çıkıyorduk..!(O zamanki gerçek ÜLK ÜCÜ’lerin çoğu şehit veya gazi oldular. Allah rahmet etsin. Sonradan türediler kanlar üstüne post kurmaya devam etsinler bakalım!) Üst makamlara yaptığımız şikayetlerde hep aynı şeyi duyuyorduk;” Biz olaylara TARAFSIZ-YANSIZ bakmaya mecburuz”.

Hayret ediyorduk. Bir taraf yakıyor, yıkıyor, öldürüyor, diğer taraf ise koruyor, muhafaza ediyor. Nasıl Yansız olunabilirdi? Şimdiki Orantısız Güç zırvası gibi..! Bu gün de esas yıkanları, yakanları görmeyen, görmek istemeyen zihniyete hatta muhalefetin sağcısına solcusuna, bunların yaklaşımlarını akıl ve izan almıyor. Bunların her zaman dediğimiz gibi gözlerini Tayyip fobisi nerdeyse kör etmiş. Memleket  batarsa batsın, yeter ki Tayyip gitsin diyorlar.

Ana ve yavru muhalefetler, partizanlık ve siyasi  hesaplar yüzünden Yapılan bunca kalkınma hamlelerini ters yüz göstermek için adeta yalan ve iftira yarışına giriyorlar. Dış basın ve sosyal medyaları da Tayyip çok ileri gidiyor, GİTSİN  artık diyorlar! Bu hazin tablo karşısında söylenecek söz kalmıyor.

Alınacak bunca ibret, bunca derslerden sonra hala gaflette olanlarımıza sesleniyorum. Vatansever, idealist Gençlere, çevre sever samimi Gençlere sesleniyorum: ÇOK GEÇ KALMADAN UYANALIM! ; FERASETLİ olalım. ALLAH (CC) Milletimizin yardımcısı olsun. HAK YOL da yürüyenlerin başarısını daim kılsın..! AMİN !