Gazeteci sevgilisine şiddet uyguladığı iddiasıyla gündeme gelmesi ardından ilk kez konuşan Karagül dizisinin ünlü oyuncusu Muharrem Saruhan Hünel, "Bu benim 11 Eylül'ümdür. Bana karşı yapılan 17/25 Aralık gibi bir darbe girişimidir. Paris'in 13 Kasım'da bombalanması ve ikiz kulelerin yıkılışı gibi benim yüreğimin, hayatımın, kalbimin, duygularımın, şahsımın yıkılışıdır" dedi. 

Tanınmış oyuncu Saruhan Hünel'in gazeteci sevgilisini, Pascal Nouma ile yaptığı röportajda çektiği fotoğrafları sosyal medyada paylaşması nedeniyle dövdüğü iddia edilmesi ardından ilk kez konuştu.

Dayak olayını yalanlayan ve kendini de bu konuda uyanık olmamakla suçlayan Hünel, Vitrinhaber'e yaptığı yazılı açıklamada, çok çarpıcı iddialarda da bulundu. 

Açıklamasında; "Öncelikle bütün hanımefendilerden, bütün annelerden, bütün kardeşlerimden, sevenlerimden ve Türk halkından özür diliyorum" kelimeleriyle başlayan Saruhan Hünel, böyle bir olayda adının geçmesine çok üzüldüğünü belirterek, kendisine komlo kurulduğunu ileri sürdü. Hünel; "Böyle bir olayla adım anıldığı için gerçekten çok üzgünüm. Çünkü içine çekildiğim komplo girdabında önceden planlandığını anladığım ve tarafıma rol biçilen senaryonun kurbanı olduğum için duygularımı ve ruh halimi izah edecek kelime bulamıyorum" diye konuştu.

Kendisini 'Masum Anadolu'nun Saf Çocuğu'na benzeten ünlü oyuncu oldukça duygusal olarak kaleme aldığı açıklamasını şöyle sürdürdü; "Hani meşhur biz söz vardır 'Masum Anadolu'nun saf çocuğu' diye. Belki de beni en iyi ifade eden bu deyimdir. Hani pozitif anlamda saf olduğumu, temiz olduğumu biliyordum ama bu kadarına da ben de pes dedim. Yani bu kadar negatif saf olacağımı da hiç düşünmemiştim. Benim mesleğim aktörlüktür. Birçok dizide pek çok televizyon yapımında başrol oynadım. Ama bu defa kendimi saflığımdan istifade edilerek, önceden bilmediğim, okumadığım, mutlu olmadığım bir senaryonun başrol oyuncusu olarak buldum. Belki de ilk kez okumadan bir başrol oynadım. Bu yapımın seti hayattı, hayatın da ta kendisi idi ve bana biçilen başrol de eski Türk filmlerindeki kötü adam Erol Taş'tı. 

UYANIK DAVRANMALIYDIM!
İlk defa gıyabımda yazılan ve bir hedefe ulaşmak için, kurban olarak seçildiğim başrolü oynadım. Tabii burada benim de hatam yok değil. Ben uyanık olup; tabiri caizse bu kötü komployu, aslında figüran olarak seçildiğim baş rolü oynamayıp, hayatın ve bu komplonun farkına varmalıydım, böyle bir hataya düşmemeliydim. 

Kamuoyunda günlerdir aleyhime yürütülen ve kamuoyunun da benim de çok hassas olduğum bir hususta karalama kampanyasının kurbanı olmamalıydım. Somut olaya gelince benim de hassas olduğum hanımefendilerle ilgili hiç tasvip etmediğim şiddet karalamasının konusu da olmamalıydım"

BÖYLE BİR ŞEY YAPMADIM
Açıklamasında dayak olayını yalanlayan Hünel; "Ben böyle bir şey yapmadım. Yapanı da asla tasvip etmedim. Gerçekten böyle bir şey içerisinde ismim anıldığı için çok üzgünüm. Ama maalesef ki hayat bazen insanı böyle imtihanlara maruz bırakabiliyor. Ben bu imtihandan alnımın akıyla çıkacağımdan eminim, buna gönülden inanıyorum. Gazetelerde yazılanların tek bir satırı bile doğru değildir. Şu anki teknolojik koşullarda mesaj diye telefonlara yerleştirilen programlarla her türlü komplonun yapılabildiğini ne yazık ki bu kötü tecrübeyle öğrendim. Resim teknolojik olarak harflerin dahi ayrıştırılmasının ve montajlanmasının mümkün olduğunu duyardım da başıma geleceğini bilmezdim. Bu teknolojinin; kendisinden ayrılmak istediğimi ifade etmenin etkisiyle kötü niyetli bir gazetecinin ellerine terk edilmesinin ve intikam tepkisinin sonuçlarım en acı bir şekilde yaşamış bulunuyorum.
Kötü niyetli bir gazetecinin kampanyasıyla yapılan bu haberler, 'reklamın iyisi kötüsü olmaz' sözünü de bir kez daha akıllara getirmiştir. Kötü niyetli ve reklam peşinde olan gazetecinin, bir bayanın kamuoyunu neredeyse ikna edecek pozisyona gelmesi ve belki de bunda kısmen başarılı olması ise vahametin boyutlarını ortaya koymaktadır. Bir dönem havada uçuşan montajlamalar, ses kayıtları, görüntü kayıtları, özel hayatın gizliliğinin topluma resmedilmesi iğrençliği bir kez daha burada yaşanmaktadır. 

BANA YAPILAN 17/25 ARALIK GİBİ DARBE GİRİŞİMİDİR
İşte bu benim 11 Eylül'ümdür. işte bu da bana karşı yapılan 17/25 Aralık gibi bir darbe girişimidir; işte bu da Paris'in 13 Kasım'da bombalanması ve ikiz kulelerin yıkılışı gibi benim yüreğimin, hayatımın, kalbimin, duygularımın, şahsımın yıkılışıdır. Bu Masum Anadolu çocuğunun saf ruhunun katledilişidir. 
Ve benim şahsımda aileme ve Türk erkeklerine yapılmış hain bir saldırıdır. 

Bu kötü niyetli gazeteci, çok önceleri kadına karşı şiddeti vurgulamak maksadıyla yaptırdığı darp makyajlı eski görüntülerini gazetelerde yayınlatarak bugün hedefine ulaştı. Çünkü bu gazetecinin bu makyajları yaparken asıl düşüncesi hiçbir zaman şiddet mağduru kadınlarımız değildi. Sadece kendini ön plana çıkarmaktı. Ve bunda da başarılı oldu. 

BEN SEÇİLMİŞ BİR KURBANIM
Nitekim kötü niyetli gazeteci hanıma, kendi tabiriyle sıradan bir muhabir olmak hiçbir zaman yetmedi. Bana daima gelecekteki hedefinin dizi ve reklamlarda oynamak her ne şekilde, her ne pahasına olursa olsun bir Ayşe Arman, Ayşe Özyılmazel, Balçiçek Pamir, şirin Payzın olmak istediğini söylerdi. Bu noktada manidar olan bir husus da bu kişinin yakında kitabının çıkacak olduğunu bana söylemesidir.

Ben, art niyetli gazeteci bu bayanın hırslarının ve reklam çabalarının seçilmiş bir kurbanıyım. Öyle ki bu hırs ekmeğimle oynamaya kadar gitmiştir. Yanlış olduğunu anlamış olsam da yaşadığım ilişkinin geçmişine ve kendime duyduğum saygımdan dolayı sadece bunları söylemekle yetiniyorum. Yüce Türk Adaletinin ve halkımızın en doğru kararı vereceğine de gönülden inanıyorum. Kamuoyuna saygıyla duyurulur" ifadelerini kullandı. 

Editör: Vitrin Haber