“Büyük adamı kendinden önceki tarih ve cemiyet doğurur. Kendinden sonraki tarihi büyük adam doğurur”  Peyami Safa

  Liderleri içerisinden çıkmış olduğu toplumdan farklı, halkından üstün görmek, hatta yabancı ve bambaşka inançları olan birisi gibi düşünmek büyük bir yanılgıdır.
 
  Adi bir milleti asil, korkak bir milleti cesur, köle bir milleti efendi, tembel bir milleti çalışkan yapan bir lider hali hazırda yeryüzünde görülmemiştir.
  Bir millete ancak onun öz cevherini keşfedip o cevherden aşı yapmaya muvaffak olanlar iyi hizmet etmiş, başarılı olmuşlardır. Onların kusurları olsa bile sevilmiş baş tacı edilmişlerdir.
  Geçmişte böyle olduğu gibi günümüzde de bu ölçü ve kıstaslar geçerliliğini korumaktadır. Millet nezdinde kabul görmekte ve benimsenmektedir.
  Millet’imiz kendi içerisinden çıkmış, kendini iyi tanıyan, kendi gibi düşünen. Kendi gibi inanan, derdiyle hemdert olan, çaresizliğini, yoksulluğunu, fukaralığını gönlünde hisseden, istek ve taleplerine karşılık veren, onu yanıltmayan liderleri ve onun başında bulunduğu siyasi partileri yıllarca iktidara taşımış ve baş tacı etmiştir.
  İdam sehpaları, darağaçları bile yüzü milletine dönük, kalbi milletiyle beraber çarpan  liderleri onun gönlünden silip atmaya gücü yetmemiştir.
  Milletinin gönlünde derin izler bırakmış, ümit abidesi olmuş,  bir liderle ilgili merhum Necip Fazıl Kısakürek Ona seslenerek Onu tarif ediyor;
  Ama Menderes, ah Menderes… Sen mahzun ve münkesir Müslümanların biricik ümit bildiği tek ve yegâne adamsın.  Mademki kendini bu kadar sevdirdin ve kendine bu kadar ümit bağlattın; artık mecbur ve mahkümsun! Bu vatanın ne kadar hasreti varsa hepsini senden bekleyecek ve isteyeceğiz… Sen Allah’ın, Rasü’ünün, Türk Milleti’nin, Türk Tarih’inin sevgilisi olabilirsin. Ve sahte kahramanların ardından birdenbire gerçek ve büyük bir kahraman çapında yükselebilirsin.
  Biz de diyoruz ki, bu ülkeyi yönetme iddiasıyla yola çıkmış olan lidere; sizde mecbur ve mâhkumsunuz. Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya Dünya’nın her neresinde mazlum ve mâhkum ne kadar milletin ümidi ve hasreti varsa?  hepsini sizden bekleyecektir.
 Bir takım olur olmaz vaatler, günü kurtarmak için söylenen şişirilmiş sözler size bir iki puan kazandırabilir. Ama iktidara taşımaya, hele hele yıllar yılı iktidarda  tutmaya yetmeyecektir.
  Geçmişte sabun köpüğü ve saman alevi misali seçim palavralarını çok gördü bu millet. Artık doydu, yemiyor. Geçmişin meşhur siyasetçilerinin; “Kim ne veriyorsa ben iki katını veriyorum. Hodri meydan”,”İki anahtar vaat ediyorum.Hem araba hem ev veriyorum.”,Bana beş yüz gün verin; fakirleri zengin,işsizleri iş güç sahibi, hastalarınıza şifa kaynağı olayım. Benim köylüm, benim işçim, benim esnafım, benim çiftçim, benim memurum, benim emeklim karnı tok sırtı bek olacak. Hatta kantarın topuzunu yerinde uçururcasına ben gelince kuraklık yerini bolluğa terk edecek, çöller vaha haline gelerek Dünya Alem yemyeşil olacak.
  İktidara gelip beş yüz günün sonucunda olmadı ne yapalım. “Benim adım hıdır, elimden gelen budur” diyerek kenara çekilen, dün dündür, bugün bugündür diyerek pişkinliğe veren 
Siyasetçileri çok gördü bu Millet.
  Ona göre  kuru sıkının, artık palavraya milletin karnın tok.