Sinop Barosu tarafından “5 Nisan Avukatlar Günü” dolayısıyla program düzenlendi.

Sinop Valiliği önünde düzenlenen programa, Sinop Cumhuriyet Başsavcısı Ozan Kaya, Baro Başkanı Avukat Hicran Kandemir ve avukatlar katıldı. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Çağlayan adliyesinde meydana gelen terör eyleminde hayatını kaybeden görev şehidi Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz ve hayatlarını kaybeden tüm adli personeller için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve ardından istiklal marşının okunmasıyla başlayan programda Baro Başkanı Avukat Hicran Kandemir tarafından Atatürk anıtına baro başkanlığı çelengi sunuldu. Daha sonra bir konuşma yapan Baro Başkanı Avukat Hicran Kandemir tüm avukatların avukatlar gününü kutladı. Geçtiğimiz günlerde Çağlayan adliyesinde yaşanan olaydan büyük üzüntü duyduklarını belirten Kandemir, tüm yargı camiasına başsağlığı diledi. Kandemir; “30 Mart tarihinde Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz hain bir terör saldırısı sonucu hayatını kaybetmiştir.  Acımız çok büyüktür. Ülkemizin, tüm yargı camiamızın başı sağ olsun. Ülkemiz zor günler geçiriyor. Böyle bir ortamda bize düşen birleştirici, olmak, toplumun adalete güvenmesine, aslında adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunmak, nefret dili yerine sevgi dilini kullanmak, farklılıkların zenginliğimiz olduğu bilinciyle hareket etmektir. Avukatlar ve meslek örgütümüz olan barolar ülkemizin zor dönemlerinde daima,  barışçıl, adil bir çözüm için her türlü sorumluluğu üstlenmişlerdir ve üstlenmeye de devam edeceklerdir” dedi.

Savunma mesleğinin geçmişinin insanlık tarihi kadar eski olduğuna değinen Baro Başkanı Avukat Hicran Kandemir “Yazılı belgelerle kanıtlanan üç bin yıllık bir mesleğin mensuplarıyız. Savunma mesleğinin temsilcileri olan biz avukatları ve örgütümüz olan barolar savunma görevini en iyi şekilde yapabilmek ve bağımsız savunmanın gücünü arttırmak için günlük siyasi kavram ve hedeflerden, kamplaşmalardan uzaklaşarak hukukun üstün değerleri etrafında birleşmeliyiz. Evrensel hukuk ilkeleri, hukukun üstünlüğü ve adalet bizler için yegane hedeftir. Savunmanın görevini en iyi şekilde yapabilmesi ve bu bağlamda adaletin sağlanması ancak bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin varlığı ve ülkenin bölünmez bütünlüğünün korunması ile Atatürk İlke ve Devrimlerinin ışığında gerçekleşebilir” diye konuştu.

Avukatlar yargının kurucu unsurlarıdır
Temel hak ve özgürlüklerin en büyük güvencesinin hak arama özgürlüğü olduğuna dikkat çeken Kandemir, bu özgürlüğün, yansıması olan savunma Hakkının da Avukatlar aracılığıyla kullanıldığını belirtti. Kandemir; “Bu nedenle Avukatlar; 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesinde belirtildiği üzere; yargının kurucu unsuru olup, bağımsız savunmayı temsil ederler. Avukatlık yasasının 76. maddesi yasaların hiçbir mesleki örgütlenmeye vermediği hakkı biz avukatlara ve mesleki örgütümüz olan barolara vermiştir. Buna göre hukukun üstünlüğünü etkin kılmak insan hakları kavramını korumak, geliştirmek biz avukatların ve baroların öncelikli temel görevidir.

Avukatlar her dönemde içinde yaşadıkları toplumda etkin, saygın, güvenilir ve itibarlı kabul edilmişlerdir.  Adalet bir toplumun huzur ve barışının temelidir. Adaletin temini, adil bir yargılama ile mümkündür. Ve savunma adaletin olmazsa olmaz en önemli unsurlarındandır. Savunma hakkı, yurttaşın hak arama özgürlüğünün bir sonucudur nitekim anayasanın 36. maddesi yurttaşın hak arama özgülüğünü düzenlemektedir.  Bu bağlamda savunma hakkı insanın kişiliğine bağlı, dokunulmaz, vazgeçilmez ve devredilemez niteliklere sahip temel bir haktır. Bizler savunmanın kutsallığının bilinciyle mesleğimizi en üst seviyede yapmak çabası içindeyiz.

Hukuk fakültelerinde kaliteli eğitim verilmiyor
Avukatlık mesleğinin başlıca sorunları arasında hukuk fakültelerindeki yetersiz akademisyen sayısı olduğuna dikkat çeken Baro Başkanı Avukat Hicran Kandemir; “Sayısı 100’e yaklaşan Hukuk fakültelerinden çoğunda yeterli, akademisyen olmadığını biliyoruz. Bu durum, öğrencilerin maalesef kalitesiz, yetersiz bir eğitim görmelerine neden olmaktadır. İş alanlarımız artmadığı halde meslektaş sayımız çığ gibi artmaktadır.

Günümüz ihtiyaçlarına uygun çağdaş bir avukatlık kanunun çıkarılması  yıllardan beri dile getirilmektedir. Barolar Birliği tarafından hazırlanan Avukatlık Kanunu yasa taslağı  Adalet Bakanlığına sunulmuştur. Bu yasa taslağı ile mesleğe başlangıç aşamasında sınav şartı getirilmekte, 70 barajını geçenlerin staja başlaması öngörülmekte, staj süresinin iki yıla çıkması, Avukatlık Akademisinin kurulması, uzman avukatlık, tüm tüzel kişilerin yargı mercilerinde Avukatla temsili zorunluluğu, sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğu kapsamının genişletilmesi, mesleki sorumluluk sigortasının zorunlu hale getirilmesi, meslekte belli bir süreyi dolduran Avukatlara yeşil pasaport verilmesi gibi önemli düzenlemeler içermektedir” dedi.

Avukatlık mesleğine hak ettiği itibar kazandırılmalı
Konuşmasında avukatlık mesleğinin karşı karşıya kaldığı engellemelerin ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyen Kandemir, konuşmasının devamında şunları söyledi; “Adalet Bakanlığından ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden beklentimiz değişiklik taslağının reformist bir yasa olarak çıkarılmasının sağlanmasıdır. Avukatlık mesleğine hak ettiği itibar kazandırılmalı, Avukatlara delil toplama yetkisi verilmeli, silahların eşitliği ilkesi mutlak surette sağlanmalı ve daha önemlisi bu kanunla verilen yetkilerin başka bir kanun ya da yönetmelikle kaldırılması engellenmelidir.

Hukuk devletinin ilkelerine ve demokrasinin gereklerine inanan bilinçli hukukçular olarak hepimizin son zamanlarda yaşadığı en büyük kaygı basında İç Güvenlik Paketi olarak ifade edilen yasal düzenlemelerin Meclisten geçirilmesidir. İç güvenlik paketinde yer alan yasaların yürürlüğe girmesi   durumunda keyfi olarak yapılan arama ve dinlemelerin yasallık kazanacağı,yargı kararı olmadan polisin kişileri 48 saate kadar gözaltına alma yetkisinin olacağı, istihbari konularda yargı merci olarak Ankara'da süper yetkili bir ağır ceza hakiminin görevlendirileceği, vali ve kaymakama gözaltına almak için emir verme yetkisinin tanınacağı ve yine mülki amirlerinin adli soruşturmada fiilen savcıların üzerinde yetkili hale geleceği, adeta savcılık makamının bypass edileceği  açıkça görülmektedir.Oysa anayasal güvence altında bulunan kişi hak ve hürriyetleri yasal düzenlemelerle asla herhangi bir kamu görevlisinin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Siyasi ve sosyal sorunlara siyasi ve sosyal araçlar ile çözüm aranması gerekir. Ağırlaştırılmış polisiye önlemler, uzun vadede, hukuk devletinden polis devletine doğru gidişat için zemin oluşturur. Polis ile vatandaş karşı karşıya geldiğinde ise bunun sonuçları hepimiz için çok ağır olur.

Her geçen gün bir önceki günden daha iyi olmak zorundayız. Bunun için hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Hepimizin temel bir gayesi var; Hakimiyle, Savcısıyla, Avukatıyla, tüm Adliye personeli ile neticesi adalete ulaşan bir yargı hizmeti sunabilmektir. Yargının kurucu unsuru olarak savunma görevini yerine getirirken, hukukun üstünlüğüne inanan, özverili bir biçimde çalışan tüm meslektaşlarımın avukatlar haftasını şahsım ve yönetim kurulu adına kutluyor, herkese selam ve saygılarımı sunuyorum.

Yapılan konuşmanın ardından program Sinop adliyesinde verilen resepsiyon ile son buldu. 

Editör: Vitrin Haber