Kul huvallahu ehad (1) Allahus samed (2) Lem yelid ve lem yuled (3) Ve lem yekul lehu kufuven ehad (4)
       (1-4) De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur. (İhlas Süresi -112/1,2,3,4)
       İhlas süresi,kul (‘’de ki’’) diyerek söze girer.Sürenin söze ‘’de ki’’ emriyle girmesi,anlama bir çok şey katar.Bunları maddeler halinde sırayalım:
       1-Bu bir emirdir.Muhatabın zihnini,bu mesajın emretmeye müstehak yüce bir makamdan geldiğine hazırlar.
       2-Bu talim ve terbiyeyi amaçlayan bir emirdir.Allah hakkında bize bir ‘’ikrarı’’ talim ettirir.Dil ile ikrar,imanın marifet ve kalp ile tasdikten sonraki üçüncü basamağıdır.Vahyin terbiyesine teslim olan birine düşen,ilk iki basamağı çıkmış olmaktır.
       3-Kul (deki) emri,bir şey yapmamızı değil,dememizi ister.Çünkü Allah hakkında doğru tasavvuru dile getirmek,yapmanın,yani amelin,hem de Salih amelin ta kendisidir.
       4-Bir tek ‘’de ki’’ emriyle,,tüm süre haber türünden inşa türüne taşınmış olur.Eğer baştaki kul emri olmasaydı,ihlas süresi haber cümlelerinden oluşan bir süre olacaktı,fakat baştaki bu emir,sürenin belağat çatısını değiştirmiştir.Cümle yapısı ‘’heber’’ değil ‘’inşa’’ yani emirdir.Kul ile  sürenin haberden inşaya taşınması, muhataba,’’seni inşa edeceğim,hazırmısın?’’ uyarısıdır.
       5-Emir kipiyle gelmiş olmasının bir başka anlamıda ,ele alınan konunun kişisel tercih ve bireysel yorumlara açık olmayan bir konu olduğunu gösterir.Bu konuda insanın doğrudan ilahi inşaya muhtaç olduğuna delalet eder.Üstelik bu inşa,Allah tasavvuru gibi en yüksek düzeyde bir inşadır.
       6-Kul (de ki) emri ,aynı zamanda karşı ileti isteyen bir hitap biçimidir.Muhataptan ‘’emir tekrarı’’ istenmektedir.Emir tekrarı,çok hassas olan ve yanlış anlaşılması durumunda muhatabın çok büyük ziyana uğrayacağı meselelerle de istenir.
       7-Kul (de ki)emri,muhatabın yanlış anlama ihtimali olan hususlarda istenir.Daha önceki yanlış anlamalara  gönderme yapan ve onları zımnen kınayan bir vurgusu da vardır.
       8-Kul (de ki) emri,muhataba bu konudaki yanlış anlamaları hiç eğip bükmeden,lafı dolandırmadan,doğrudan ve açıkça reddetme görevini yükler.Bu zımni göreve,aynı konuda tavizsiz olma vurgusu  da vardır.
       9-Sürenin kul (de ki) ile başlaması,tevhidi bilmenin ve buna inanmanın yetmediğini , bunu dile getirmek ve hatta haykırmak gerektiğini zımnen ifade eder.
       10-Sürenin kul (de ki) ile başlaması ‘’Allah hakkındaki yanlış tasavvurlar,sükutla geçiştirilemeyecek kadar önemlidir’’ imasını bünyesinde taşır.
       11-Sürenin kul (de ki) ile başlaması,Allah’ı doğru bilme,tanıma ve anlamanın vazgeçilmez unsurları olan esma-i hünsanın önemine yapılmış örtülü bir vurguya sahiptir.
       Şu önemlidir: İkisi de aynı sürede aynı sürede ve ardı ardına geçtiği halde,neden Samed ismi el takısı ile gelmiştir de,Ehad ismi el takısı olmadan gelmiştir?
       Bu sualin en güzel cevabı şu olsa gerektir:Burada ehad ismi üç özellik taşır.
       İsbat için gelmiştir.
       Tekil olarak gelmiştir.
       İsim tamlaması içinde değil,yalınkat gelmiştir.
       Bu üç özellikle birlikte şu uçsuz bucaksız kainatta Ehad diye anılan,anılması düşünülen ve kendisini ‘’ehad’’ diye adlandırabilecek bir tek varlık bulunmamaktadır.Fakat Samed böyle değildir.Arap,ikramını gördüğü reisini ‘’samed’’ diye isimlendirir.Bu yüzden es-samed belirlilik takısıyla gelmiştir.Bununla verilen mesaj:Hz. Allah’ın ‘’Samed’’ sıfatı,sizin reislerinize verdiğiniz ‘’samed’’ sıfatına benzemez.Fakat ehad sıfatı belirsiz gelmiştir.Zira hiçbir yaratılmış için bu sıfat kullanılmamıştır.Bu yüzden de karışma ihtimali yoktur.Zira ‘’ehad’’ adını alacak kişinin anasız-babasız doğduğunu isbat etmesi,türünün bir başka örneğinin daha bulunmaması gerekir.Buda Hz. Allah dışında muhaldir.Bu sıfat Hz. Allah dışındaki bir varlığa ancak olumsuzlama sadedinde kullanılır,başka değil.Zaten Kur’an-ı Kerim’de  Allah için kullanıldığı tek yer hariç diğerleri böyledir.