Bir zamanlar çok kalabalık değildik. herkes  birbirine saygı duyar, yüzlerden tebessüm eksik olmazdı. ara sıra toplanıp derin sohbetlere dalardık. ilim sohbetlerine gider feyz alırdık. bir iş yapılacağı zaman hep birlikte yapılırdı. 16  17 yaşlarında gençler 70 yaşındaki dedeler el ele gönül birliğiyle özveriyle çalışırdı. bir yerde miting yapıldığında, en öndeki ve en arkadaki kişi aynı şekilde slogan atardı. acıktığımızda ceplerimizde ne varsa herkes üç beş verir, zeytin peynir ekmek ALLAHcc ne verdiyse hep birlikte yenir şükrederdik. samimiyet ve dava şuuru vardı. herkez ALLAHcc rızasını umarak ibadet aşkıyla çalışırdı. kimsenin kimseden üstün olmadığını, üstünlüğün ancak takvayla mümkün olduğunun bilincindeydik; dünyadaki mazlum insanların ve müslümanların içinde bulunduğu durumlarla dertlenir onların acılarını feryatlarını içimizde hissederdik. biz kısık seslerdik; üzerimizdeki baskı inanılmaz derecede çoktu. bizler inancımızla samimiyetimizle üzerimizde baskı oluşturanların, bizi terör ortamına çekmesine müsade etmedik. yakmak yıkmak asla bizim tasvip edeceğimiz bir yol olamazdı. teşkilat anlayışımızda görev istenmez verilirdi; verildiği zamanda görevden kaçılmazdı, görevi suistimal vatana ihanetle eş görülürdü, tam bir dava şuuru ve teslimiyetle herkez vazifesini yapardı. ve gün geldi bu samimi dava temsilcilerine ALLAHcc yolu açtı. ilk olarak yerel yönetimleri kazandık. bu alanda yaptığımız başarılı çalışmalar ve belediyecilik anlayışı, türkiye genelinde büyük taktir topladı. vatandaşlarımızda yeni bir umut oluşmuştu, sayımız hızla artıyordu; artık önüne çıkan engelleri coşmuş bir sel misali sürüklüyorduk; Türkiye yerel yönetim zaferlerinin ardıdan milletimizin teveccühü kısık sesleri iktidara taşımıştı, perişan haldeki ülkemiz hızla kalkınıyor, ilk defa denk bütçe yapılıyor esnafın memurun işçinin vatandaşın yüzü gülüyordu. lakin bu böyle gidemezdi, milletin asıl evlatlarının bu ülkeyi yönetmesine asla müsade edilemezdi; bir asra yakın süredir ülkemiz üzerinde tahakküm kurmaya alışmış, küresel şer güçler ve içimizdeki satılmış hain işbirlikçileri vasıtası ile, bir hükümet daha tarihe post modern darbe adıyla geçen bir darbeyle al aşağı edilmişti. yaşanan süreç ülkemiz açısından tam bir kaos'du. çok kısa sürede darbeciler bankaların içini boşaltmış, hazinemiz beş kuruşa muhtaç hale getirilmiş  yokluk ve yolsuzluklar almış başını gitmiş ülkemiz imf kapılarında üç beş dolar için, yalvaran dilenci konumuna düşürülmüştü. lakin binlerce yıllık köklü bir devlet geleneğine sahip, her defasında düştüğü yerden kalkmış onlarca devlet kurmuş bu millet, yeter artık söz vatanın gerçek sahiplerinindir diyerek öyle bir ayağa kalkıyorduki omuzlarına yapılan tüm baskı ve diz çöktürtme operasyonlarını bir bir silkeleyerek savuşturuyordu. artık bu ülkenin asıl evlatları her ne olsun diz çökmeyecek aksine bu vatana saldıran her güruha diz çöktürtecekti. çok kısa sürede inanılmaz projeleri devreye sokan hükümetimiz ülkeyi kısa sürede imar etti yapılamaz denilen işleri başardı. lakin su uyur düşman uyumaz demiştir atalarımız; her fırsatta saldıracaklar, her yönden saldıracaklar, kimi zaman doğrudan, kimi zaman kuzu postuna gizlenerek saldıracaklar, her daim ''uyanık ve zinde'' olmalıyız..
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ın'da dediği gibi, bir olmalıyız, iri olmalıyız, diri olmalıyız.  Tabidirki her hızlı büyümenin getirdiği artıların yanında eksileride olur, asl olan millettir. milletin sesine her daim kulak verilmelidir. hep biz konuşursak milletin sesini duyamayız, milletin sesine kulaklarımız duyarsız kalırsa araya parazitler girer,  bu parazitler sağlıklı bilgi ve belge akışını engeller. sorunlar birikir, biriken sorunlar bir gün gelir karşınıza muhalefet olarak dikilir; işte bunun olmasına asla müsade edilmemelidir. ülkemizin ve milletimizin büyük zorluklarla geldiği bu noktadan bir adım dahi gerileme lüksü yoktur..  bu sebepten teşkilatların tepe noktalarında yer tutmuş zevatlar sözüm sizleredir... nasıl olsa  liderimiz Sayın ERDOĞAN  gecesini gündüz etmiş canla başla olağanüstü bir gayretle çalışıyor,  eee milletimizde nasıl olsa Sayın ERDOĞAN'ı seviyor ve oyunu veriyor, seçimleride kazanıyoruz  ''nemelazım'' diyerek gaflete düşmeyin.. teşkilatların alt kademelerini ve milleti görmezden gelip seslerine kulaklarınızı tıkamayın.. bulunduğunuz makamlar yan gelip yatma, keyif çatma, kese doldurma, ihale kovalama yerleri değildir, en büyük menfaat ALLAHcc ın rızasını kazanmaktır bunu asla aklınızdan çıkartmayın.... kısık sesleri duyun.. kulaklarınızı ve algılarınızı açabildiğiniz kadar açın, haber kanallarınızı çoğaltın, analizlerinizi iyi yapın, gelinen bu noktada keyfiyete asla yer yoktur unutmayın..  vazifeyi suistimal vatana ihanettir... biz böyle biliriz siz nasıl bilirsiniz onu bilemem. 2019'a giden bu süreçte 1.yorulanlar yoldan ayrılmadan ardlarından gelen  dava şuuruna sahip samimi ve dinamik  gençlere yol versin. 2.yolunu şaşıranlar yoldan çıkanlar samimiyetsizler teşkilatlardan temizlensin. 3.makamları milletine ve ülkesine hizmet etmenin aracı olduğunu unutarak kendi çıkarları için amaç edinenler varsa hesap sorulsun.. unutulmasınki başarıyı getiren dava şuuru ve samimiyettir. 2023, 2053, 2071,hedeflerine yürünen bu yolda davaya gönül vermiş samimi insanlara yer açılsın. 
ülkesi ve milleti için olağanüstü bir gayretle çalışan sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın omuzladığı bu ağır yüke omuz verilip yükü hafifletilsin  vesselam...