Bütün insanlar düzeni arar. Örneğin annem yerde çorap görmeye tahammül edemez ama onları iç içe sokup diğer çorapların düzensiz bir şekilde dağıldığı çorap sepetinin içine atarak kendi düzenini sağlar.

Bir bardak suyun içine az miktarda damlatılmış mürekkebi düşünelim. Suyun tüm bardağa dağılmış, kabın şeklini almış ve sahiplenmiş duruşuna aldırış etmeden ona hücum eder ve o da bardağın her santimine çarpar hem de hızla, hem de var gücüyle. Hatta bununla kalmaz suyun da zerrelerine değer, çarpışır ve meydan okur.
Aslında insan dediğimiz, düzensizliği sağlayan ve kuvvetle arzulayan küçük varlıklar. Evren kendini maksimum düzensizliğe çekmek üzere tasarlanmıştır. Yani aslında hepimiz anarşiye hizmet ediyoruz bir yerde.
İnsan kaba hapsolmaz, insan bedene hapsolmaz, insan hapsolmaz. Yaratıcısı onu, komutlarla harekete geçen, zaman zaman yağlanmak isteyen robotlar olarak değil, robotu tasarlayabilecek donanımla yaratmış.
Yaşadığımız yer sanki bir satranç masası ya da hayır, mayın tarlası. Aslında planlayarak, düşünerek ya da öylesine attığımız adımların her biri bizi ya yaşatacak ya da parçalayacak.

Gürültüye tahammülü çok erken yaşlarda yitirdim. Çok erken bir yaşta küstüm, küstürüldüm, kaybettim. Yanımdan şu ya da bu şekilde geçen yüzleri, aynı bankı farklı zamanlarda paylaştıklarımı, aynı kuş ailesine farklı zamanlarda mısır attığım insanlarımı kaybettim. Ufacık bedenleriyle istismar edilmiş mi diye sağlık kontrolüne götürülen çocukların elinden göğe uçan balonla uçtum ben, kaybettim.
Durup durup ah çekiyorum, ellerimi iç içe koydum kucağımda, acımı pay ettim çocuklara, masumlara, gençliğime. Hayal kurarsam ayıp olur benden küçük ölenlere diye bıraktım o işleri.
İyi insanlardık biz aslında, mutlak iyinin olmadığını gözümüze sokan romantik bir yazarın kaleminden çıkmış gibiyiz. Kendi kendimizi kirletişimizi, mürekkebin suyu siyaha boyayışını izleyebilseydik keşke. Koca bir gürültüyle var olduk, koca bir gürültüyle silineceğiz hiç var olmamış gibi ama bize ne? Biz kendi düzenimiz için evreni çorba etmekle iştigaldeyiz.