‘’Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar’’.(Kadir Süresi – 97/1.2.3.4.5)
Kadir gecesi; hüküm, takdir, şeref, azamet, kıymet, değer ve tazyik gecesi demektir. Kadir gecesinin sırrı Kur’an‘dır. Kur’an’ın doğum gecesidir. Bir insanın hayatında kutlayabileceği en güzel doğum gecesi, doğum günü nedir? diye sual edilse, mesela; benim doğum günümdür dese, bizde ona dönüp şu anda yeryüzünde 6,5 milyar adet insan var. Bu 6,5 milyardan senden öncede vardı ve senden sonrada olacak. Yani sen bulunmaz Hint kumaşı değilsin. Dolayısıyla yeri doldurulamazda değilsin. Hz. Allah için vazgeçilmezde değilsin. Babamın doğum günüdür dese aynısını söyleriz. Sevgilimin doğum günüdür dese aynısını söyleriz. Kimi söylerse söylesin her söyleyeceği doğum günü için onun yerini dolduracak biri vardır deriz. Ya Kur’an’ı Kerim’in yerini dolduracak olan nedir? Dolayısıyla Kuran-ı Kerim’in doğum günü bin aydan hayırlı yani; bin ay 83 yıl 4 ay eder. Bu aslında bir ömürden hayırlı bir gece demektir. Bu şudur. İndiği geceyi bir ömre bedel kılan Kur’an, Ey insan! Ya sana inerse seni neye bedel kılmaz. Birde sana indiğini düşün. İndiği zatı Abdullah oğlu Muhammed (s.a.v) olmaktan çıkarıp, âlemlere rahmet etti. İndiği şehrin dağında ot bitmez bir vadi olmaktan çıkarıp ümmül kura etti. Ya birde sana inerse, çölünü göl etmez mi? Gölünü gül etmez mi? Senide âlemlere rahmet kervanına dâhil etmez mi? İşte bu gecenin kadru kıymeti, Kur’anın doğum gecesi oluşundandır.
Kur’anı Kerimin doğum gecesi zamansal, takvimsel bir gecemidir, günümüdür, eğer böyle dersek kameri takvimi değil, güneş takvimini esas almamız lazım gelir. Süheyli’nin bize bildirdiğine göre miladi 610 yılının Temmuz ayının bir Pazartesi gecesini anlamamız lazım. Yine Peygamberimiz (s.a.v)’e sorulan bir sualin cevabından öğreniyoruz. Ashab-ı Kiram efendilerimiz neden Pazartesi günü oruç tutuyorsunuz sualine Resulüllah efendimiz (s.a.v) O, gece ben doğdum. O,gece Kur’an indi. Yani Kur’an inmeye başladı. Peygamberimiz Kur’an’ın indiği geceyi biliyor. İnsanlara bilmediği bir şeyi söylemiyor değil. Nasıl bilmez. Ömrünün ve insanlığın dönüm noktası. Mümkün mü bilmemesi. Biz evlilik tarihimizi unutmuyoruz değil mi? Resülüllah (s.a.v) nasıl unutur. Ama neden arayın diyor. İçinde arayış olmayan bir hayat beyhude bir hayattır. Arama işin sırrı.’’Hira’’ arayış demektir. Hira mağarasının ismi arayış. Taharri’den geliyor, arayış. Allah Resulü (s.a.v) aradı ve buldu. Ben buldum sizin aramanıza gerek yok demedi. O zaman herkes kendi kadrini, kendi arayışını gerçekleştirecek. O’nun aradığı iz üzere arayacak.
Kur’an inzal edildi. İnzal neydi ’’duhuluş şey fi alemi’l müdrik at’’ Bir şeyin idrak olunamayan âleminden idrak edilebilirler, algılanabilirler âlemine dâhil olmasıdır. Kur’anın size inzal olduğu gece sizin kadir gecenizdir. Sizin algı dünyanıza, akliden kalbinize, hayatınıza, müdrik at âleminize dâhil olduğu gece sizin kadir gecenizdir. İşte onun için bize beklemek değil aramak düşüyor. Kur’an Allah’ın cevabıdır. Soru sormayana cevap verilmez. Kur’an kaynağından çıkmıştır. Bu tenzildir. Hedefine varması ise inzaldir. Tenzil etmiş olabilir ama inzal olması ise sizin aramanıza, duanıza bağlıdır. Nüzul Arab lisanında, uzaktan gelmiş hatırlı misafirin önüne bir mükellef, muhteşem sofraya denir.’’Firdevsi nüzula’’Kur’anda bu anlamda cennet için kullanılır. Cennet nüzul imiş. Uzaktan hatırlı misafir için gök sofrasıymış Kur’an. Dolayısıyla Allah donatmış bu sofrayı. Maideyi ilahiye imiş. Bu sofra inmiş, fakat siz bu sofraya oturdunuz mu? Ramazan musluk, Kur’an musluğun suyudur. Ramazan bardak, Kur’an bardağın içindeki şerbettir. Ramazan tabak, Kur’an yemektir. Ramazan ceset, Kur’an ruhtur. Siz eğer Kur’anı çıkarırsanız geriye ceset kalır. Onun için ramazan Kur’an sayesinde vardır.
Alah Resülü (s.a.v)’in ramazan’ın son on gününde aradığı neydi? İtikâf Hz. Peygamberin sünneti. Hirayı çağa, yani şimdi ve buraya taşıyor. Hira da kendisi vardı. Medine’nin on yılından biri hariç her ramazanda itikâfı terk etmedi. Bir yılını da kaza etti, umreye dek geldiği için. Alah Resülü nafileyi kaza etmez. Arayış nafile değil, anlamayı arayış farzdır. Kur’anı anlamak farzdır. Çünkü yaşamak farzdır.’’Ma yüeddi ilel vacib fehüvel vacib’’Bir vacip onunla gerçekleşiyorsa oda vaciptir. Bir farz o olmadan gerçekleşmiyorsa oda farzdır. Abdestin farziyyeti budur. Namaz abdestsiz kılınmadığı için abdest farzdır. Ramazandan da maksat Kur’anı yaşamaktır.
Fudail bin iyaz diyor ki!’’İnnema enzelellahü elkitabe liyu’mele bih velakinnennase cealüü kıraatahu amelen’’Hz. Allah kitabı kendisiyle yaşansın diye indirdi. Fakat insanlar o Kur’anı okumayı amel edindiler’’.Karnınızı beslemezseniz bedeniniz ölür. Ruhunuzu beslemezseniz imanınız ölür. Kalbiniz ölür. Adamlığınız ölür. Geriye yatak hane, yemekhane, tuvalet hane, iş hane arasında hortum kalır. Bir gömlek kemik, bir pantolon et.
Terk ettiğimiz şey tercih ettiğimize değmeli. O zaman biz Kur’an-ı terk etti isek neyi tercih edeceğiz. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in ahirette, sevdiği ümmetinden şikâyetçi olacağı bir tek şey. Peygamber derki: "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'ı mehcur (bir Kitap) olarak bıraktılar."(Furkan Süresi 25/ 30) Metruk ile mahcur arasında mahiyet farkı vardır. Metruk, bir şeyi atmak, terk etmektir. Mahcur ise, bir şeyi elde tuttuğunuz halde ondan istifade edememektir. Kur’anı öpüyor ama yüreğine öptürmüyor. Hafızasına koyuyor ama aklına ve hayatına koymuyor. Enes bin Malik’e atfedilir. ’’Rubbe talin yel’anuh’ul Kur’an’Nice Kur’an okuyucular vardır ki Kur’an ona la’net eder. Kur’an bizim öznemiz olmalı, nesnemiz değil. Biz Kur’anla yüceliyoruz, Kur’an bizimle değil. Zaten o yüce. Kur’an özne olarak indi. Resulullah (s.a.v) onun elinde talebe oldu. Onu aldı yoğurdu. Ve o Kur’an’ın çocuğu oldu. Ve Abdullah oğlu Muhammed (s.a.v) âlemlere rahmet oldu. Tarih sürecinde hayatımızı öncelediğimiz devirlerde Kur’an bizim öznemizdi. İçini boşalttık, anlam arkaya gitti. Anlamdan boşalttığımız yeri lafızla doldurduk. O açığı lafzı süsleyerek yaptık. Mana geldiği yere gitti, kayboldu. Sadece lafız kaldı. Biz Kur’an’ın nesnesi iken çağın öznesi idik. Tarihin yatağını biz açardık. İnsanlığın şefkat eli idik. İnsanlığın yetimlerinin gözyaşını biz silerdik. Biz tarihin öznesi olduk. Ne zamanki Kur’an bizim nesnemiz oldu, Kur’an bizi cezalandırdı, bizde tarihin nesnesi olduk. Zamanın yatağında çer çöp gibi akmaya başladık. Şekilde görüldüğü gibi. Eğer Kur’an insanlara kendine uyulduğu devirlerde saadet asrı gibi bir asrı yaşattı ise aynısını da şimdi bu çağda yapmaya gücü yeter.
Kur’an ile konuşmak Hz. Allah konuşmaktır. Kur’anı özlemek aslında rabbi özlemektir.’’Fezkürüni ezkürküm’’Sizin zikriniz ben olayımki, benim zikrimde siz olursunuz. Siz beni dert edinin ki, bende sizi dert edineyim. Siz beni kaygı edinin ki, bende sizi kaygı edineyim.
Hz. Muhammed (s.a.v) kadir gecesini nasıl idrak eder ve değerlendirirdi? diye bir sual aklımıza gelebilir. Hz. Peygamberin Kadir gecesini idraki ramazan ayının son on günün girdiği itikâf ile ortaya çıkıyordu. Aslında bu itikâf Kur’an’ın doğum günün tespit etmek ve onu kutlamaktı. İlk itikâfı Kur’an ile taçlanmıştı unutmayalım. İlk itikâf Hirada idi. Peygamber olmadan itikâfa girdi Allah resulü, itikâftan çıktığında peygamberdi. İtikâfa Abdullah oğlu Muhammed olarak girdi, itikâftan Muhammedürresulüllah olarak çıktı. Nasıl bir itikâf ki, babanızın oğlu olarak giriyorsunuz, çıkarken Hz. Allah’ın resülü Muhammed ünresülüllah olarak çıkıyorsunuz.
Resül vefat etti,risalet vefat etmedi ve bakidir..Risalet ümmette yaşıyor.Allah resülü vefat ettikten sonra ümmete intikal etmiştir.Çünkü ümmetin tamamı delalete sapmaz.Delalette ittifak etmez.Resül delalete sapmaz.Bu ümmet risalet vazifesini taşımıyorsa,Yunus Peygamberin zellesini işliyor demektir.Risalet vazifesini yere atıyor demektir.Bunun vebali ağır olur.Dönüp risaleti üslenmesi lazım bu ümmetin.Buda Kur’an-ı kuşanmakla olur.Ey Müslümanlar siz insanlara örnek olun.Resülde size model olsun.Resül size örnek olmada imam gibidir.İmam ne demekti?Anne.Anne önder.Ümmetin anası olan önder.Ümmet ne demekti?İnsanlığın anası olan toplum.Anne önder,anne toplum.Şefkatli,merhametli aynı zatında onu besleyen demektir.Allah Resülünün bize bıraktığı miras aslında bizi yani ümmeti  yerine tayindir.
Leyl: İçinden aydınlatılabilme ihtimali olan karanlığa denir. Aydınlatılma ihtimali olmayan karanlığa ‘’zalam’’ denir.’’Minezzulümati ilennur’Zalamdan çıkmadan olmaz. Zulümatı terk etmeden nura girilmez. Ama ‘’leyl’de nura kavuşmak için leyli terk etmek şart değildir. Leylin içinde nuru yakarsınız, leyl nehar yani gündüz olur. İçine ayı koyarsınız kandil diye leyl aydınlanır. Leyl gece demektir.
1-İnsanlığın kararan gecesi manasına gelir. Bu Kur’an insanlığın kararan gecesine bir ay gibi doğmuştur. Vahiy insanlığın kararan gecesinde bir kandili semavi.
2-Leyl, burada aslında dünya hayatının tamamı manasına gelir. Dünya gecedir. Çünkü biz eşyanın hakikatini onun için görmeyiz. Ahiret ise gündüzdür. Gayb ahirette gözümüzle gördüğümüz bir âleme dönüşecektir. Burada iman ettiklerimizi ahirette göreceğiz. Perde kalkacak yakin olacak.
Yüce Allah, kadir gecesinin değerini sen rivayetle idrak edemezsin. Sana dirayetle idrak ettireyim. Bu gecenin değerini Allah öğretmiştir. Bu gece bin aydan yani bir ömürden hayırlıdır. Bir ömre bedel bir gecedir o gece. İçinde vahiy olan bir gece bir ömre bedel, içine vahiy inmiş bir ömür ise cennete bedeldir. İçinde vahiy olmayan bir ömürde bir gece kadarda bereketsizdir. 
Müminlerin annesi Hz. Aişe (r.a.) şöyle diyor: Dedim ki: Ya Resullullah, Kadir Gecesi'ni bilirsem onda ne şekilde dua edeyim? Şöyle buyurdu:  Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anni. (Allah'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.)
Ebû Hüreyre rivâyet etmiş olduğu hadis-i şerifte Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır" (Buhârî, Kadir, 1).
Allah'a dayan, sa'ye saril, hikmete ram ol, 
Yol varsa budur, bilmiyorum, baska çikar yol.(M. Akif ERSOY)
Sözün Özü:
Senin kadir gecen, ayetlerin senin zihin ve hayatına indiği gecedir. Vahiy inen duadır. Dua çıkan vahiydir. Allah vahyi gönlümüze, aklımıza indirsin. Kadir geceniz mübarek olsun. Hidayetimize vesile kılsın.