Geçtiğimiz Cuma günü komşuyu ziyarete gittim. Komşu derken aklınıza hemen Batum gelmesin, zira bu sıralar Müslümanlığın can çekiştiği Gürcistan’a aşırı talep olduğunu biliyorum.   Neyse konumuzun dışından çıkmayalım.  Aslında ziyarette denmez buna, bildiğiniz gibi, her anlamda gebe olduğumuz Samsun’a, sağlık konusunda da muhtacız.   Maazallah Samsundaki özel hastaneler, Fakülte olmasa ölürüz. Sinoplu hemşerilerimizin sağlık ihtiyacının  %60 kadarını Samsun karşılıyor. Mecburi hizmet için İlimize gelen doktorlar, ne hikmetse hemen Bafra yada Samsun daki özel hastanelerde işe başlıyor. Üstelik sokaklarımızda billboardlarda bu doktorların boy boy ilanlarını görüyoruz. Sözde biz bağımsız bir İliz değilmi? Nerde kaldı kendi yağıyla kavrulabilmek.  Sağlıkta ne kadar geri kaldığımızı, yada bırakıldığımızın açıkça ispatı değimlidir bu olanlar?

Son 10 yılda kendisini baştan aşağıya yenileyen, tabiri caizse baştan yaratılan Samsun. İşimizi bitirdikten sonra, gezelim dedik ve başladık Samsunu gezmeye. Akşama kadar her tarafı gezdik.

Helal olsun Samsun Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya Yılmaz beyefendiye. Samsun adeta baştan yaratılmış, caddeleri, sokakları, sahilleri ile muazzam bir şehir olmuş. İlk olarak temizlik sorunu çözülmüş, adım başı çöp konteynırı, sahilleri belediye kendisi temizliyor, üstelik girişler ücretsiz. Hayvanat bahçesini 0.50 kuruşa geziyorsunuz. Tam anlamıyla Avrupai bir şehir ile karşılaşıyorsunuz. Her şey, bütün sorunlar çözülmüş, Samsunlular hak ettikleri hizmeti liyakati ile almış.

Peki, nasıl olmuş, kısa vadede bu değişim, kendini yenileme, sorunların kökten çözümü, hizmet skalasının hızla yükselmesi.

Ben anlatayım sizlere: İlk olarak Samsunlular sandıkta doğru karar vermişler, Memleketine hizmet edecek, yatırım yapacak, bahaneler üretmeyecek, benmerkezci olmayacak, Memleketin menfaati için gece gündüz çalışacak,  sözde değil özde hizmet verecek siyasi kararını vermiş. Sonrası çorap söküğü zaten.  Kimse bana kızmasın, ben artık Sinoplu olarak, yıllardır bahane dinlemekten sıkıldım. Bende memleketimde değişim istiyorum, sahillerimde, sokaklarımda, caddelerimde, temizlik istiyorum.  Yatırım istiyorum, bizleri yarınlara taşıyacak yatırımlar.  Sonuç olarak anlıyorum ki, Memleketimizin önündeki en büyük engel Siyaset. Günümüz itibari ile gelinen nokta gösteriyor ki, bu şekilde bir yere varamayacağız.   Vizontele   zihniyeti  ile bir yere varılamadı, varılamayacakta.                    

Söz konusu memleketse gerisi teferruattır.  Yeterince teferruatlar ile vakit kaybetmedi mi? bu memleket.    Kim verecekse, kim yapacaksa yapsın, şu memlekete hakkettiği değeri, protokol konuşmalarında değil, tanıtım broşürlerinde değil, gözle görülür, elle tutulur bir şekilde versin.  “Haticeler ile bu günlere geldik, umarım Neticeler ile istediğimiz, hakkettiğimiz yarınlarda oluruz.