Hayatım boyunca ilericilik ve gelişmeden yana oldum. Teknolojiye,ilime,irfana çok meraklı oldum,çok değer verdim. Yeniliklere açık olmaya çalışan bir insan oldum. Ama bugün gördüğüm fazla ilericiliği(!) kaldıramadım,canım acıdı.. 

Bu akşam bir işim dolayısıyla Kadıköy'e giderken Bağdat Caddesi yolunu kullandık. İstanbul'un Anadolu yakasında yer alan en lüks semtleri bu cadde çevresindeler. Burada oldukça üst düzey gelir ve eğitim seviyesinden insanlarımız yaşıyor. Ülke meselelerine de kendilerince gelişmiş bir duyarlılık içerisindeler. Gezi Parkı olaylarıyla birlikte gösterilen toplumsal hareketlerin kaynağı noktalardan.

Bu akşam arkadaşlarımla Bağdat Caddesinden geçtim, ışıl ışıldı. İlk önce Vakko mağazasının ışıklandırması gözlerimizi ışl ışıl yaptı. Koca bina ışıklar kullanılarak bir hediye paketi görünümüne getirilmiş, hiç bir masraftan kaçmadan. Dedik güzel olmuş, yeni yıla merhaba diyecekler,masraftan da kaçmamışlar. Gerçi nasılsa müşteriden çıkarmıyorlar mı? Kendi ticari meseleleri. Devam ettikçe yeni yıl ışılandırmalarının, dükkanlardan öte caddelerde,kaldırımlarda her yerde olduğunu gördük. İlk bakışta neredeyse gözleri kör edercesine bir ışıltı,bir ışık cümbüşü,insana mutluluk veriyor. İnsanlar Belediye ve esnafça yapılmış ışıklandırma figürleri yanlarında resimler çekiliyor,hepsinde büyük bir mutluluk. Bizde izliyoruz.

Biraz ilerledikçe ışıklandırma türletinin envai çeşitleri arasında Noel Baba'nın geyiklerinin  kocaman ışıklı figürleri,ışıklandırılmış Noel ağaçları ve kocaman bir ışıktan Noel Baba'yı gördüm.  Bu görsel şölen için su gibi para harcanmış desek tam yerine oturur. Her yer cıvıl cıvıl,her yer ışıl ışıl. Noel Baba'yı görünce nedense aklıma "Ho,ho,ho" demesi yada çocuklara yeni yılda hediye getirmesi gelmedi. Bizim kültürümüzde olmayan bu figürün  hayatın bu kadar göbeğine nasıl oturduğunu sorguladım,canım sıkıldı.

Noel arefesinde Avrupa'da bir çok ülke ve şehiri gezme fırsatı buldum. Hristiyan inancının kutsal  kabul ettiği bugünlere Avrupa'da da özel önem veriliyor. Mağazalar,sokaklar ışılandırmalarla,süslemelerle güzelleştiriliyor. Ama herhalde Noel süslemeleri yarışması olsa Bağdat Caddesi en başa güreşen yerlerden olurdu. Harcanan elektrik miktarı elektrik kurumunu baya sevindirecek cinstendi.

Çevresel duyarlılıkların en fazla olduğunu söyleyenler,bir ağacı kestirmeyiz diyerek çevreci duruş sergileyenler, toplumsal olaylara girmekten çekinmeyenler söz konusu enerji tüketimi olunca hovardaca yapılan sarfiyatın karşılanması için yapılan üretimin çevreye verdiği zararı bilmiyorlar mı? 

Tosboo yumurtadan çıkmış,kabuğunu beğenmemiş derdi annem. Aklıma nedense Bağdat Caddesinden geçerken annemin bu sözü geldi. Kendi kültürüne bu kadar yabancılaşmayı,yabancı kültürleri o kültürün sahiplerinden daha anlamlı adleden bu kişileri hangi eğitim sistemi nasıl yetiştirdi?
  
Bir Hristiyan mahallesinden geçmiş olsam normal karşılayacağım, belki de harcanan emeği takdir edeceğim bu Noel süslemeleri nedense çok canımı acıttı.  Bir toplum kendi değerlerini reddederek,iyice başkalaşarak nereye varabilir? Avrupa'nın Noel süslemelerinin kralını getiren sermaye kesimimiz nedense montaj sanayisinden ötesini ülkemize bir türlü getirmeyi başarmadılar. Caddebostan'da, Suadiye'de, Kalamış'ta bir tatlı huzur alanlar memleketin geri kalanının ne halde olduğunu hiç anlamadılar. Pis köylüler,ağzı çorba kokanlar , bidon kafalılar ne anlarlar değil mi? Onlar evde montaj sanayisinin ürettiği  televizyonları seyretsin,göbeğini kaşısınlar.

Japonya'nın,Kore'nin kendi değerleri içerisinde bilimin ışığıyla ilerlemesi bize örnek olması gerekirken bu anlamsız ve gereksiz Batı hayranlığı,kültürel emperyalizmin varabileceği boyutları bize göstermesi açısından da büyük deneysellik taşıyor. Sahi biz Batının sadece ilim ve fennini almayacakmıydık? 

Kabuğunu beğenmeyen,nenesinin çaruk giydiğini unutan tosboğolora inat, yerel kültürel değerlerimizin korunması konusunda hepimizin daha fazla gayreti gerekiyor.