Türk Ocağı Başkanı Metin Oktay Fındık, Zeytin Dalı Operasyonunun, Türk ordusunu, kumpaslar ve 15 Temmuz darbe girişimiyle zaafa uğratmaya çalışanlara atılmış bir tokat olduğunu söyledi.

Fındık; “Türk ordusu, 20 Ocak 2018 tarihinde Suriye’nin kuzey-batısında bulunan Afrin bölgesinde yuvalanan terör örgütüne karşı bir harekât başlatmıştır. Bu, harekât; yıllardır medeniyet coğrafyamızı hedef alan “Böl-parçala siyasetine, kararlı bir karşı duruştur. Bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin, kendisine karşı tehdit olarak gördüğü terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısına silah ve mühimmat yardımı ve desteği sağlayan ABD ve diğer ülkelere ciddi bir uyarıdır. Türk ordusunu, kumpaslar ve 15 Temmuz darbe girişimiyle zaafa uğratmaya çalışanlara atılmış bir tokattır. Ve inanıyoruz ki bu, Fırat Kalkanı ile başlayan sürecin sadece ikinci halkasıdır” dedi.

 Açıklamasında ayrıca geçmişten günümüze süreci özetleyen ve hedefin ne olması gerektiğini vurgulayan Fındık, açıklamasına şöyle devam etti; Medeniyet coğrafyamızı Türk-Arap-Fars-Kürt veya Şii-Sünni diye çatışma içine sokarak kendi küresel egemenliklerini teminat altına almaya çalışanlara karşı mücadeleyi sürdürmeli; geçmişte yapılan hatalardan da ders almalıyız. Terör ve ihanet koridorunun nüvelerinin ortaya çıktığı dönemde gereğini yapmalıydık. Olmadı. Hatta topraklarımız üzerinden Kobani’ye yardım gönderildi. Biz, o dönemde de bunun Türkiye’yi kıskaca alma operasyonu olduğunu açıkça ilan etmiştik. Sözde Kürtler adına hareket eden ama aslında ABD-İsrail projesinin taşeronluğunu yapan PYD/YPG’nin, Suriye’nin kuzeyini hâkimiyet altına alma sürecine ancak Fırat Kalkanı Harekâtı ile “Dur!” diyebildik. Buna rağmen ABD, Rakka operasyonunu Türkiye ile değil, terör örgütüyle yaptı. Şimdi de yaptığı açıklamalarda utanmazca “taraflar”dan bahsediyor, Türkiye’nin savaştığı bir terör örgütünü Türkiye ile denk tutuyor. Onun içindir ki Türkiye, Afrin’den Kandil’e uzanan hattı bu teröristlerden temizleyinceye kadar mücadelesini sürdürmelidir.
Dışarıda malum odaklar hemen harekete geçip Türkiye’yi suçluyorlar. Onların içerideki yoldaşları ise “savaşa hayır” bildirileri yazıp açıklamalar yapıyorlar. YPG, çok değil üç-dört sene önce, Suriye’nin kuzeyinde kendisine karşı olan Kürtler de dâhil binlerce insanı yerinden ederken bu sözde insan hakları savunucusu aydın taslaklarının hiç sesi çıkmamıştı. Yurt içinde, sözde çözüm ve barış sürecinde şehir ve kasabaları cephaneliğe çeviren, hendekler kuran PKK’ya karşı başlatılan operasyonlara da bu şebeke, sözde barış adına karşı çıkmıştı. Bunlar PKK’nın gönüllü destekçileridir. Barış kavramının içini boşaltan “terörist âşıkları” ve Türkiye düşmanlarının propagandalarına kesinlikle alet olunmamalıdır.

BU MÜCADELEDE, MİLLETÇE YEKVÜCUT OLMALIYIZ
Bu mücadelede milletçe yek vücut olmalıyız diyen Fındık; Allah, Mehmetçiğin yâr ve yardımcısı olsun! Şanlı Türk ordusu, daim muzaffer olsun! Bayrağı soldurmamak için kan döken yiğitlere selam olsun! dedi.
Fındık ayrıca Türk Tabipler Birliğinin yapmış olduğu bildiriye de değinerek sözlerini şöyle sürdürdü. Zeytin Dalı Harekâtı başladığında Türk Tabipler Birliğinin yayınladığı bildiride; PKK, PYD gibi terör örgütlerinin Türkiye’nin varlığına ve birliğine yönelik saldırıları görmezden gelinmiş ve  “Savaş, bir halk sağlığı sorunudur.”  denilerek Türk devletinin terör koridoruna karşı başlattığı harekât, alenen hedef alınmıştır. Bu gibi çevrelerin, her nedense PKK’nın hendek-barikat çatışmalarında da benzer bir tutum takındığı, kamuoyunca iyi bilinen bir husustur. Türk milletinin büyük çoğunluğu gibi Türk Ocakları da bu tür beyanlar karşısında haklı tepkisini ortaya koymuş ve devletin bekası ve milletin birliği için yürütülen mücadeleye tam destek vermiştir.

“Türk” ve “Türkiye” kavramlarına alerjisi olan bölücü çevrelere destek veren bu gibi açıklamaların milletimizde doğurduğu infial karşısında devlet, hukuk içerisinde gerekli yaptırımları uygulamalıdır. Bu çerçevede, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Türk Tabipler Birliğinin adındaki “Türk” kelimesinin Bakanlar Kurulu kararı ile çıkarılabileceğine dair açıklaması, yeni bir tartışmaya sebep olmuştur. Türk Ocakları olarak bu gibi meslek kuruluşlarını kontrol altına alan malum çevrelere karşı hukuk devleti kuralları içinde yaptırımların uygulanmasının ve meslek kuruluşlarının temsilcilerinin belirlenmesinde demokratik katılımın önündeki engellerin kaldırılmasının doğru bir yaklaşım olacağı; ancak bu vatanın, devletin ve milletin kimliğini tanımlayan “Türk” ve “Türkiye” kelimelerinin, millî ve milletlerarası zeminlerde temsil kabiliyetine sahip olmaları hasebiyle,  bu kuruluşların adlarından çıkarılmasının büyük bir yanlış olacağı yönündeki kanaatimizi, Türk milleti ile paylaşmayı görev biliyoruz.                      
 
Editör: Vitrin Haber