Bu konuda; Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Yılmaz Karaca’nın yaptığı açıklama aynen şöyle: “24 Temmuz 1908 tarihi, Türk basınında, doğrudan uygulanan sansürün biçimsel olarak kaldırıldığı tarih olarak bilinir ve bu nedenle de 24 Temmuzlar, basında sansürün kaldırıldığı tarih olarak kutlanır. Her ne kadar ‘kutlanır’ ifadesi kullanılsa da gazeteciler, basında sansürün dolaylı yöntemlerle devam ediyor olması nedeniyle bu günleri bir anma, dayanışma ve basın özgürlüğü ile ilgili bir mücadele günü olarak tanımlarlar. 

Nitekim bu yılki 24 Temmuz’dan sadece 9 gün önce, 15 Temmuz 2016 gecesi ülkemiz çok büyük bir travma yaşadı ve halen daha da yaşıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanarak,  devlete ve ülkeye kast etmeyi hedefleyen vatan haini darbeciler, Türk halkını, milletin meclisini, kamu kurumlarını, demokratik kuruluşları, medya kuruluşlarını doğrudan hedef almışlar, insanlarımızın üzerine acımasızca tanklar sürüp, kurşun yağdırıp ölüm kusmuşlar, uçak ve helikopterlerle bombalamış ortalığı yakıp yıkmışlardır. Bu hain darbe teşebbüsüne aynı anda ülke genelinde tam anlamıyla bir destan yazarak topyekun direnen Türk halkı, TSK ve Emniyet’in vatansever mensuplarıyla birlikte hain emellerin gerçekleşmesine fırsat vermemiş, darbecileri yerle bir etmiştir.

15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan bu kara gecede Türk basını da tarihi bir sınav vermiş, tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte darbecilerin karşısına dikilmiş, asla boyun eğmemiştir. Halkın haber alma hakkını namluların gölgesinde de olsa sürdürme kararlılığını gösteren meslektaşlarımız, canları pahasına özgür basının yılmaz savunucusu olmuşlardır. Türk halkının şanlı direnişine; kalemleri, fotoğraf makineleri, kameraları ve mikrofonlarını asla bırakmayıp görev yerlerini terk etmeyerek destek veren gazeteciler, Türk basın tarihine yepyeni bir onurlu sayfa eklemişlerdir. 

Darbe girişiminin başarılı olması halinde, gazetelerin kapatılacağının, radyoların, televizyonların, haber kanallarının, internet sitelerinin velhasıl bütün medya organlarının susturulacağının ve tüm iletişim kanallarının kapatılacağının, tek kelimeyle basına pranga vurulacağının bilincinde olan meslektaşlarımız, tüm dünyaya örnek bir duruş sergilemiştir. Bu açıdan 15 Temmuz 2016 tarihi Türk basının da onur günü olmuştur. Bu şanlı duruş, dolaylı ya da doğrudan basına sansür uygulama niyetinden vazgeçmeyen veya bu niyet içerisinde olmaya devam edenlere de tokat gibi yanıt olmuştur.

TGF,  24 Temmuz’ların resmi tarihte belirtildiği gibi sözde bayram olarak değil, özde ‘Basın Özgürlüğü Günü’ olarak anılması gerektiğini ısrarla savunmakta, 15-16 Temmuz 2016 tarihinde olup bitenler de bunun ne kadar haklı bir savunma olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu nedenle bugün diyoruz ki; basın üzerinde uygulanan baskılara son verilmelidir. Ülkemizin geçici olarak içinde bulunduğuna inandığımız OHAL hali basın özgürlüğünü asla sekteye uğratmamalıdır.  Gazetecilere yönelik baskı, fiziki saldırı ve tehditlerin önüne geçilmeli, henüz yayınlanmamış haber, yazı, röportaj, dergi, kitap v.b. gibi eserlere karşı getirilen ön yargılı yaptırımlara izin verilmemeli, internet sitelerine erişimler keyfi kararlara dayanmamalı, radyo ve televizyon kuruluşları hakkında haksız yaptırımlar uygulamaya konmamalı, basın ve ifade özgürlüğü evrensel standartlara yükseltilmelidir. TGF sansürün ve basın özgürlüğünü engelleme çabalarının her türüne karşıdır, karşı olmayı da sürdürecektir.”

 
Editör: Vitrin Haber