MÜSİAD Sinop Şubesi tarafından gerçekleştirilen Geleneksel Cuma Söyleşileri Programının son konuğu, Ensar Vakfı Sinop Şube Başkanı Muhammet Başoğlu oldu. Başoğlu; "Sivil Toplum Kuruluşları ve Önemi" konulu sunum gerçekleştirdi. 
MÜSİAD salonunda gerçekleştirilen programda konuşan Muhammet Başoğlu, ilk olarak Sinop'ta gerçekleştirilen STK faaliyetlerini masaya yatırdığı konuşmasında, Sinop'un tarihinde ilk kez geçtiğimiz aylarda bir çok farklı görüşten STK'nın bir araya gelerek milli ve manevi değerlere sahip çıkacak bir dizi etkinliğe ev sahipliğini yaptığını hatırlattı. Sinop Deniz Şehitleri'nin anılması ve Sinop'un fethinin yıl dönümü etkinlikleri ile görüşleri ne olursa olsun bir çok STK'nın toplumu yakından ilgilendiren konularda istenirse bir araya gelinebileceğinin en iyi örneğinin sergilendiğini dile getiren Başoğlu, konuşmasının devamında STK'ların üstlendikleri önemli rollere değindi. Başoğlu konuşmasına şöyle devam etti; "Başarısız olma lüksümüz yokt. Kaybettiğimiz milli manevi ve dini hassasiyetlerimizi geri kazanmak zorundayız bu noktada Sivil Toplum Kuruluşlarımızın örgütlenmesine faaliyet  geçmesine ihtiyaç vardır. Mevzu bahis olan memleketimizdir milletimizdir evlatlarımız dır  geride kalıp izlemek yada başarısız olmak lüksümüz yoktur. Teşkilatlanmak kalıcı olmanızı sağlar en güçlüler en erken teşkilatlanmasını tamamlayanlar olmuştur. olmuştur. Kendinizi ifade etme daha çok kitleye ulaşabilme imkanı sağlar, bu daha çok kamuoyu desteği anlamına da gelir. Toplumlarda burjuva sınıflarının  menfaate dayalı teşkilatlanmaları. Sivil toplum kuruluşlarımızın  elinin değmesine muhtaç  bir çok hayati mesele vardır resmi kurumlarımız en uzman kadrolarla en mükemmel projeleri hazırlamış olsalar da halka inmesi noktasında uygulanabilirlik noktasında  ciddi sorunlar çıkıyor. Son Dönemde yaşadığımız Özgecan kardeşimizin cinayetinde  büyük bir acı yaşandı. Rakamlara baktığımızda  şiddetin boyutunun günden güne arttığı gerçeği ile karşılaşıyoruz. Bu sorunun çözümünde  yine birey vardır ona ulaşabilmenin yolu STK lar olacaktır.Yurt genelinde geçen yıl 118 bin 14 kadın, şiddet gördüğü gerekçesiyle polise başvurdu. Halen 24 bin 444 kadına geçici koruma tedbiri uygulanıyor. Şiddet gören 125 kadın ise kimliğini değiştirdi. Şubat 2013'ten bu yılın Ocak ayı sonuna kadar, şiddete uğrayan 125 kadın kimliğini değiştirdi.  
Bir diğer sorunumuz madde bağımlılığı, örneğin denetim serbestlik bünyesinde topluma kazandırılmaya çalışılan  insanlarımız için bizler ne yapabiliriz, sorunlar görmezden gelinerek çözülmez sadece daha büyümüş halde karşımıza çıkar. Türkiye'nin uyuşturucu raporunda, uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığının 2014 yılında yüzde 17 arttığına dikkat çekildi. Son dönemlerde gündeme gelen bonzai kullanımı ise yüzde 38 arttı. Raporda, 2014 yılında 648 kişinin doğrudan veya dolaylı olarak uyuşturucuya bağlı hayatını kaybettiği yer alırken bir diğer korkunç gerçek ise 13 yaşında bir çocuğun uyuşturucudan ölmesi... 429 milyar dolarlık bir ekonomi bir çok sırtlanın ilgisini çekerken bir çok illegal yöntemin geliştirilmesine sebep oluyor. Yanlış dini bilgiyle yetiştirilen kişilerin yada dini inancı yanlış yönlendirilen bireylerin bu memlekete faturasına bakalım.Müslüman coğrafyayı kasıp kavuran Müslümanın camideki Müslümanı bombalamasının altında aynı sorun yatmakta. 2000 yılında İstanbul’da  10 ceset, Diyarbakır Mardinkapı semtinde 13 ceset, Konya’da yazar Konca Kuriş’in de aralarında bulunduğu 6 kişinin cesedi bulundu. 'Cenab-ı Hakk' haksız olarak bir serçeyi öldürenden kıyamet gününde hesap soracağını...', bildirmiş; 'Kuşların yuvalarının bozulmamasını, yumurta ve yavrularının alınmamasını' emretmiştir. Birlik ve dirliğimize yönelik yıkıcı faaliyetlerin önüne yine STK larımız ile geçebiliriz  yada Allah muhafaza daha çok  bölünme vakıalarıyla karşılaşmak zorunda kalabiliriz.  1071 Ermenilerin Osmanlı idaresine 33 mebus, 22 bakan, 29 general, 7 büyük elçi, 1 konsolos, 17 öğretim üyesi, 41 yüksek dereceli memur verdiği göz önünde tutulursa, Osmanlı idaresinde ne kadar iyi hayat şartlarına, geniş hak ve özgürlüklere sahip oldukları çok daha iyi anlaşılır. Batılı devletlerin ve Rusya’nın da desteğiyle Ermeniler 1885’de Armenikan Partisi (ilk kurulan Ermeni partisidir), Rumlar ve Ermeniler uzunca bir zaman bu  milletin komsusu olmuş sadakatlerinden ödün vermemişler bu başarılı iletişimle sağlanmış" 


Editör: Vitrin Haber