Ülke bütünlüğüne karşı gerçekleştirilen hain girişimin kınandığı açıklamada, gerçekleştirilen darbe girişiminin arkasında var olan Siyonist güçlerin göz ardı edildiği aktarıldı. Darbe girişimi sonrasında Siyasi iktidarın muazzam bir siyasi güç elde ettiğine dikkat çekilen açıklamada iktidarın elde ettiği bu siyasi gücü sadece seçim kazanıp iktidarını devam ettirmek için değil, milleti için, milletin refah seviyesinin artırılması, yaşam standartlarının yükseltilmesi için kullanması gerektiği bildirildi.

Erbakan Vakfı Sinop İl Temsilcisi İsmail Teziç imzasıyla yayımlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “1971 Muhtırası ile ilk siyasi partisi MNP kapatılan, 12 Eylül 1980 darbesi ile ikinci siyasi partisi MSP kapatılarak lideri 11 ay hapiste tutulan, son olarak 28 Şubat darbesi ile de üçüncü partisi RP kapatılarak lideri siyasi yasaklı hale getirilen, dolayısıyla askeri darbelerden en çok etkilenmiş, en büyük bedeli ödemiş Milli Görüşçüler olarak siyasete yapılan her turlu askeri müdahalenin en ciddi şekilde karsısında bizler dururuz.  Bu nedenle 15 Temmuz da gerçekleştirilmeye çalışılan hain operasyonu şiddetle kınıyor ve milletimizle birlikte bütün gücümüzle karşısında duruyoruz. Kim tarafından yapılırsa ya pilsin, kime karşı yapılırsa yapılsın şiddetle kınıyoruz”

BU OPERASYONLARIN ARKASINDAKİ GÜÇLER GÖZ ARDI EDİLİYOR
15 Temmuz olayının arkasından maalesef her zaman olduğu gibi bu sefer de kuklayla uğraşılıyor,  kukla linç ediliyor  fakat her operasyonlarında olduğu gibi bu operasyonlarında da büyük bir ustalıkla maşa kullanan perde arkasındaki asıl güçler yani dış güçler yani dünya Siyonizm’i göz ardı ediliyor. İzmir’de yasayan, ilkokul mezunu olduğu söylenen,  kendi halinde bir cami imamının birkaç sene içerisinde Uganda’dan Moğolistan’a, Kore’den Kanada’ya kadar 150 ülkede okullardan, şirketlerden, STK’lardan oluşan dünya çapında bir organizasyon kurması, kendisine ölümüne bağlı on binlerce okumuş, eğitimli, kendi alanında etkili adamının olması, milyarlarca dolarlık bir maddi güce hükmeder hale gelmesi, devlete hükümete kafa tutar hale gelmesi basit izahlarla ve tesadüflerle açıklanamayacak kadar ciddi bir olaydır. 

ÇÖZÜM İSLAM BİRLĞİDİR
Türkiye’nin 15 Temmuz gecesi yaşanan vahşet sonrasında idam cezasını yeniden yürürlüğe koyması söz konusu olduğunda hükümetin yıllarca pesinde koştuğu AB'nin takındığı tutum karşısında, 'bunu düşünmeyin bile, idam cezasını getirirseniz AB üyeliğini tamamen unutun'  mealindeki açıklamaları karşısında  devlet yetkililerimiz nasıl bir tavır alacaklar?  Hala daha ille de bizi kabul buyurun, içinize alin diye AB'nin pesinde koşmaya devam edecekler mi? 

Türkiye’nin  gerçek dostunu ve düşmanını ayırt etmeden sırtını AB ve ABD'ye yaslamaya çalışmaya devam etmesi, bu sahte dostlarından medet umması, silahlarını, teknolojisini, istihbaratını bu sahte dostlardan elde etmeye devam etmesi, bir an evvel İslam Birliği’ni kurmaması durumunda  dış güçlerin bu tur müdahalelerine her zaman açık olacağı ve bu müdahalelerden derin bir bicimde etkileneceği kesin bir gerçektir.  Siyasi, ekonomik, askeri ve teknolojik bakımdan dışa bağımlı olarak dış müdahalelerden kurtulamayız. 
Siyasi iktidar 15 Temmuz olayı sonucunda elde ettiği muazzam siyasi gücü sadece seçim kazanıp iktidarını devam ettirmek için değil, milleti için, milletin refah seviyesinin artırılması, yasam standartlarının yükseltilmesi, Türkiye’nin gerçekten bağımsız 'Lider Ülke Türkiye' haline getirilmesi için kullanmalıdır. Türkiye’nin öncülüğünde İslam Birliği’nin kurulması için kullanmalıdır. 

Gerçek zafer Türkiye’nin öncülüğünde İslam Birliği ve Yeni Bir Dünya kurulduğunda kazanılmış olacaktır.  Cenabi Allah bu millete gerçek zaferi kazanmayı nasip etsin.”

 
Editör: Vitrin Haber