Doğa Koruma ve Milli Parklar 10. Bölge Müdürü Oğuz Bayazıt, Türkiye'nin çeşitli bölgelerine gelen yabancı kişilerin böcekler ve kelebekleri izinsiz olarak toplayarak biyokaçakçılık yaptığını söyledi.

Bayazıt, özellikle böceklerin koşucu ve uçucu türlerinin üzerinde yoğunlaşmış bir baskı söz konusu olduğunu vurgulayarak, bazı uyruklu kişilerin kolleksiyon maksatlı bazılarının da genetik amaçlı kelebek avcılığı yaparken yakalandıklarına işaret etti.

"Aslında bildiğimiz ya da bilmediğimiz çok sayıda kelebek avcısı var" diyen Bayazıt, şöyle devam etti: "Bu silah kaçakçılığının yapılmasından, ekonomik anlamda kalpazanlık yapılmasından ya da uyuşturucu kaçakçılığından daha da kötü bir şey. Neden derseniz,  bir defa geleceğinizi çaldırıyorsunuz. Yani yurt dışında genetik anlamda gelişmiş, biyoteknolojiye sahip olan ülkeler bu türleri buralardan alıp götürdüklerinde dolayısıyla o güce sahip oluyorlar. Siz de izinli olarak bunu vermişseniz o güçten ekonomik anlamda faydalanabiliyorsunuz. Eğer biyokaçakçılık yapılmışsa hiç bir şeyden yararlanamıyorsunuz."

Biyokaçakçılık konusunda vatandaşlardan destek isteyen bakanlığın bu konuda hazırladığı kitapçığı tanıtan Bayazıt, şöyle konuştu: "Bizim burada vatandaşlarımızdan istediğimiz şu, biyokaçakçılık konusu içinde bu kelebek olabilir herhangi bir böcek olabilir veya herhangi bir bitki de olabilir. Bunları örnekleme maksadıyla çeşitli malzemeler içerisinde toplayan yabancı, tanımadık kişileri görürlerse mutlaka bizim teşkilatlarımıza bildirsinler. Aynı zamanda bu durum adli bir suçtur. Bu konuyu jandarmaya, emniyet birimlerine derhal bildirmeleri gerekir. 'Kelebek Kaçakçılığıyla Mücadele Edelim" adlı afişi bölge sitemize koyduk. Artık bahar ayına giriyoruz. Kelebeklerin, bitkilerin, hayvanların ortaya çıktığı, uyandığı, bol olduğu bir dönem. İşte o tür avcıların da bol olduğu, bol olarak geleceği bir dönem. Gelenler mutlaka ve mutlaka bilimsel araştırma yapmak için geldiklerini söyleseler dahi yerli ya da yabancı kim olursa olsun bizim bakanlığımızdan mutlaka izin almış ve belgesinin olması gerekiyor. Biz bu izin belgelerini ilçelerde kaymakamlıklara, illerde valiliklere bildiriyoruz. Ayrıca kişinin de oraya geldiğini ve orada bulunacağını bildirmesi gerekiyor. Eğer bu şekilde tanınmayan kişiler varsa vatandaşlarımızın bunları kontrol edip ihbarda bulunmasında fayda var. Bu durum basit bir şey gibi görünse de ürünlerin dönüşümünde, ekonomik dönüşümünde ülkenin çok büyük zarar ettiğini görüyoruz. Asıl olan ise o türlerin geleceğinin kaybıdır."

Özellikle Sinop gibi yerler ve iklimlerin geçiş noktası olduğu için çok fazla istismara uğrayabileceğini hatırlatan Bayazıt, "Gerçekten de bu bölgelerde zengin bir biyoçeşitlilik var. Buralarda kısmi olarak çoğu insanın bilmediği, gezmediği, ayağını değdirmediği pek çok noktalar var. Türkiye iklimsel olarak da kıtalar olarak da bir geçiş noktası olması nedeniyle tarihin başlangıcından bu yana hep bir üretim merkezi haline dönüşmüş. Yani bitki, hayvan türleri ya da gıda maksatlı, tıbbi maksatlı her ne olursa olsun Türkiye önemli bir kaynak olmuş bir ülke. Asırlar geçmesine ve insan unsurunun o kadar etken olmasına rağmen Türkiye'deki türlerin yüzde 34-35'i endemiktir. Yani Türkiye'ye hastır. Dünyanın başka bir yerinde o tür yoktur. Sadece ve sadece o bölgede yaşayan türler mevcuttur" dedi.

AA



Editör: Vitrin Haber