Yaşadığımız şu güzel ve esrarengiz dünyada bir yerlerden gelip bir yerlere akan bir ırmak gibiyiz. Her sabah gözlerimizi kısarak izlediğimiz gündoğumu ile hayran olduğumuz günbatımı arasında sayısız güzellikler akıp gidiyor. Her gece yıldızlarla dolu bir gökyüzü şöleninde seyrine doyamadığımız ilimizin manzaraları, sizi de sonsuz bir sorular alemine alıp götürmedi mi hiç? Yer ve gök şölenlerinde bütün bu olup bitenleri her zaman merak etmiş, keşfetmek istemiş, sorular okyanusunda hayallere kalmışızdı hepimiz..

İnsanoğlu binlerce yıldır süren bu gizemli keşif yolculuğunda çevresini incelemeyi öğrenmiş, suyun derin kuşatıcılığını hissetmiş, havanın engin bilgeliğinde kaybolmuş, toprağın o mucizevî inşa gücüyle harikalar yaratmış, ateşin kışkırtıcı alevlerini dizginleyebilen tek muzaffer yaratık olarak tarihi hükümdarlığı alabilmiştir.

Su, hava, toprak, ve ateş, insanoğlunun bu uzun yeryüzü macerasında ona arkadaşlık etmiş, tarih öncesi günlerinden uzayın derinliklerinde yolculuk ettiği yarınlara kadar onunla beraber yürümüştür.

Su

. Hayatın özü. Tüm hayatların başlangıcında var olan. Önce yaratılan. O olmazsa hiç bir şey olmayacak olan. İnsanoğluna hayat veren su, yerden fışkırıyor kaynak oluyor,akıp gidiyor deniz oluyor,birikiyor göl oluyor,toprağa düşüyor ağaç oluyor,ovalara düşüyor buğday oluyor,aynı su değirmenlerini döndürüyor ekmek oluyor,göğe çıkıyor bulut oluyor.Özünde taşıdığı kimlik ile ağaç,nehir,deniz,göl,bulut oluyor ve bir gazetecinin kaleminden sayfalara yazılıyor,sanatçının objektifi ile görsellik kazanıyor ve gazetemizin sayfalarına fotoğraf halinde düşüyor.

‘’Ve biz gökten tertemiz su indirdik, ölü toprağı canlandırmak yarattığımız insanları ve hayvanları sulamak için’’Kuran-ı Kerim

Toprak.

İnsanoğlu ondan yaratıldı. Yaratılan her şeyi de o doyuruyor.Bereket ana.Her zaman için müşfik bir anne,besleyici ve koruyucu sığınak,verimli toprak.Topraktan ayrı kaldığımızda onu çok özleriz.O,ait olduğumuz ve sonra kendisine döneceğimiz yerdir.Bir döngüdür hayatımız.Ölümle toprak ,tüm dinlerde bütündür.Döneceğimiz yer,başladığımız noktadır.Ölümle birlikte,toprak bir kez daha annemiz olur,bizi şefkatli kollarına alır ve bağrına basar.

Kültür ve medeniyetlerin başlangıç noktası şehir,şehrinde başlangıç noktası toprak.Bilim ,teknoloji sanat ve mimarlığın elementi.İlk aletlerimiz taştandı.Sonra kültürler gelişti,evler yapıldı,şehirler oluştuher işe uygun ayrı aletler yapıldı.Tekerleği ilk bulan,yine onun üzerinde çevirdi.İlk silahlarımızda taştandı.Sonra silahlar gelişti,Savaşlar oldu.Önce dövüştüler sonra barıştılar sonrada anlaştılar.Sınırlar çizildi toprağa.Devletler medeniyetler kuruldu,gelişti,serpildi ve insan,insan oldu.Toprak olmasa biz olur muyduk hiç?

’Hepimizin bir annesi vardır, toprak’’Victor Hugo

Ateş. Tutkuların elementi. Aşkın ve coşkuların dili ateştir. Su, toprak ve hava, insanoğlunu kuşatan güvenli bir limandır. Ateş ise bu limandan bilinmeze doğru yola çıkmaktır.Dört element içinde en esrarengiz olanı da ateş.

İnsanoğlunun milyon yıllık hikayesi,aslında ateşin hikayesidir.

Hava. Doğar doğmaz sarılıp sarmaladığımız o yumuşacık ana kucağı. Ekmeksiz, susuz bir süre de olsa yaşayabilir her canlı, ama onsuz birkaç dakikadan fazla asla.

Binlerce yılın yeryüzü melodisini fısıldar bizlere. Dört milyon yıllık bir melodidir bu. Hava olmasaydı, hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan müzik olur muydu hiç.

Aşk. Filozofların; yıllarca arayıp bulamadıkları, beşinci element. Simyagerlerinde bulmak için ömür tükettikleri iksir. Küvetli bir rivayete göre hayatın temelini oluşturan dört unsurdan, yani hava, su, ateş ve toprak tan sonra sonra ilk kez SİNOP’TA keşfedilen beşinci element.

Aşk vuslat için vardır. Yani buluşmak için.Hayatın dört unsuru su,hava,toprak ve ateş insan için buluştular yeryüzü oldu.

Yeryüzünün dört mevsimi, ilkbahar, yaz, sonbahar, kış insan için buluştular aşk oldu.

İşte,bu büyük vuslatın adı olan beşinci elemente biz aşk diyoruz.

Bu büyük buluşmanın gerçekleşeceği yerde NOP diyorum.

Sinop ilimizi anlatmak o kadar zor ki,en doğrusu bu hayatı kendiniz keşfetmeniz olacak.Gözlerinize yeşili,bedeninizde ılık esen rüzgarı,bazen kudretli hükümdar gibi sertçe gürleyen denizini,yeni ağlardan çıkan palamudunu,kalkan balığını,cevizli mantısını,nokulunu,

Ruhunuza aşkı ve sükûneti armağan etmek için NOP’a davetlisiniz.

Unutmayın,burası’’belki bir gün’’değil’’bir gün mutlaka’’görülmesi gereken yerlerin başında geliyor….

Bir gün mutlaka ama mutlaka…

İlkbahar, yaz, sonbahar, kış ve SİNOP…