Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu (kitaplarında alâmetlerini gördükleri o âhir zaman peygamberini) kendi oğullarını tanımakta oldukları gibi tanırlar[1].

Dünya üzerinde gelmiş geçmiş birçok meşhur insan vardır. Bunların tümü doğumlarından sonra bıraktıkları eserler veya yaptıkları işlerle meşhur olmuşlardır. Peygamberimiz Hazreti Muhammed  (s.a.v)de dünyaya gelmiş en meşhur insandır. Fakat onun meşhur oluşunu diğerlerinden ayıran bir husus vardır; o da; Peygamberimiz ‘in( s.a.v )‘in doğmadan meşhur olmasıdır. Kendisinden önce gelen peygamberlere Allah tarafından gönderilen kitaplarda peygamberimiz(s.a.v )‘in vasıflarının yazılı olması bunu doğrulamaktadır. Yüzlerce delilinden bir kaçını buraya nakletmek istiyorum.

Tevratta ;Peygamberimiz Nebiyyül harem (Mekke –medine peygamberi )manasında Himyata ismi,

Muhammed manasında Münhamenna isminin bulunması ,

Yuhanna incilinde 14.bab 30.ayette;Artık sizinle çok söyleşmem ,zira bu alemin reisi geliyor.Ve bende onun nesnesi asla yoktur.  Alemin reisi tabiri Fahrı alem demektir.Peygamberimizin en meşhur unvanı olmasıdır.

Yine incilde peygamberimiz (a.sm)’ın diğer bir vasfı sahib-üt taç ‘’dır.Taç sahibi unvanı peygamberimize mahsustur.Taç imame yani sarık demektir.

ZEBURDA;   Peygamberimiz Mukimus sünnet yani sünnet koyan olarak adlandırılmıştır.

Diğer peygamberlere gelen  kitaplarda;  Hazreti Şuayb’ın suhufunda ismi Muhammed(övülmüş)manasında MÜFEŞŞAHTIR.

İbrahim peygamberin suhufundaki ismi  mazmaz dır.

Peygamberimiz buyuruyorki,Benim ismim Kuran’da Muhammed,İncilde Ahyet,Tevratta Ahyeddir.[2]

Hz. Ömer (ra), yahudi âlimlerinden iken İslâm’la şereflenen Abdullah bin Selâm Hazretlerine bu âyet-i kerîme hakkında suâl ettiğinde o, cevâben şöyle dedi: “Yâ Ömer! Ben Hz. Peygamber(asm)’ı gördüğüm zaman, oğlumu tanıdığımdan ziyâde tanımıştım. Zîrâ oğlum hakkında, belki anası hıyânet etmiştir diye şübhelenebilirim. Ama Resûlullah (asm) için zerre kadar bile şübhem olamaz. Çünki onun vasıfları Tevrât’ta yazılı olanların aynısı ve tamâmıdır.”[3]

Kendisinden önce gelen peygamberler’de

 Allah (C.C.) Hazreti Musa'ya (AS.) bildirdi ki, «Ya Musa! Eğer benim sana sözümün, diline, içinden geçenlerle ruhunun bedenine, görme gücünün gözüne ve işitme gücünün kulağına olan yakınlığından daha yakın olmamı istiyorsan Muhammed'e (a.s.m)’a  çok selât-ü selâm getir[4]  

İbni Abbas( r.a) rivayet etmiştirki; Cenabı Hak İsa( a.s.m)’a vahiy ile buyurmuş.Sen Hz.Muhammed (a.s.m)’a iman et.Senin senin ümmetinden ona kavuşanlara da O’na iman etmelerini emret.Eğer  O olmasaydı Ademi yaratmayacaktım .Eğer o olmasaydı Cenneti ve Cehennemi. yaratmayacaktım. buyurmuştur  .

Hazreti Adem (a.s.m)peygamber  o bilinen hatayı işleyince dedi ki:Ya Rab!Muhammed a.s.m. hakkına beni affet. Allah ta buyurdu ki onu daha yaratmadığım halde sen onu nasıl tanıdın.Adem (asm)’ da ;Beni yarattığında başımı kaldırdım.Arşın sütunlarında La ilahe illallah Muhammedün resulullah yazısını gördüm.Anladımki yaratılmışlar içinde isminin yanına  ancak en sevdiğinin ismini  yazarsın dedikten sonra peygamberimiz( a.s.m).hürmetine  aff ediliyor.

Daha doğmadan bu kadar meşhur olan bir zat(a.s.m) elbette doğduktan sonra varlıkların en kıymetlisi ,en şereflisi,en üstünü olacaktır.Nasıl ki ana okulundan lise son sınıfa kadar öğrenci yetiştirilmesi üniversiteye gidebilmek içindir. Bütün peygamberlerin hz.Muhammed  (s.a.v)’den önce gelmeleri,insanları ve ortamı O’nun teşrifiyle İslam dininin tatbik edilebilir hale gelmesi içindir.

 

 

 

 



[1] En’am suresi 20.ayet

[2] Risalei nur külliyatı ,Zülfikar eseri 19.söz

[3] (İbn-i Kesîr, c. 1, 140)

 

[4] İmam gazali kalplerin keşfi sahife 31