31 Ağustos 2014 Pazar günü Gebze Hünkar Çayırında Sinoplu Sivil Toplum Örgütleri açısından bir çok ilki bünyesinde barındıran bir gün yaşandı. Bir yıl önce kurulan KOSİDEF( Kocaeli ve Çevresi Sinop Dernekleri Federasyonu) tarafından 1.Sırık Kebabı Festivali düzenlendi. Yörede yaşayan hemşerilerimizin ve yoğun protokol katılımıyla yapılan etkinlik önemli ilklerin mekanı oldu.

Kültürümüzün en önemli öğelerinden birisi olan keşkek bugüne kadar kazanlar dolusu olarak irili ufaklı bir çok etkinlikte pişirildi. Ancak ilk defa dibekte keşkek dövme eylemi bu etkinlikte gerçekleşti. Vatandaşlar ve katılan protokol mensupları dibek başına geçerek ellerinde sokularla dönerek keşkeklik buğday dövdüler. Kendi kızım Rumeysa'da baba bu ne diye sorduğunda anlattım. Geçmişte kalan ve fotolarda yaşanan bu aktivite hemşerilerimizin yoğun beğenileriyle karşılaştı. Ünlü bir sanatçının yarattığı heyecandan daha fazlasını 180 kilo ağırlığında bir dibek taşı, 3 adet tahta soku, 1 teneke buğday ve ıslamak için bir bidon suyun sağladığını hayretle izledik. İnsanlar kültürel değerlerine karşı aşırı bir özlem içerisindeler.

Yine yaylalarda kurulan ve köyden köye değişik isimlerle adlandırlan ancak genelde Dönme Çıkrığı, Çukuruk, Çıngırşak ve Zorbana adlarıyla bilinen yaylalarda eğlence amacıyla kurulan geleneksel oyuncağımız etkinlikte kuruldu. Lunaparktaki oyuncaklardan çok daha fazla heyecan uyandırdığı ve insanların dönme çıkrığına binmek için yarış ettiğine şahit olduk. Yaylalarda kesilen ağaçlarla yapılan dönme çıkrığını KOSİDEF telefon direklerinden imal etmiş ve yarı otomatik rulmanlı bir sistem kurmuş ve insanların ilgisine sunmuştu. Eski yaylalarda kalan bu geleneğimiz tekrar yaşatılmış oldu.

Dağlarımızın en vazgeçilmez lezzetlerinden birisi bir kuzu alıp , ateşi yakıp, sırık kebabı yapmaktır. Bir çok Sinoplunun en güzel tatil hayallerinin başında yaylalarda kuzu çevirmek gelir. Hünkar Çayırında kurulan geleneksel sırık kebabı ocaklarında  kuzular çevrildikçe çevrildi. Yaylalarımızın bu güzel kültürü metropolün kalbinde otantik bir şekilde yaşatılmış oldu. Kebap ocağı başında poz vermek için insanların yarış ettiğine şahit olduk. Bütün kuzunun tek seferde nasıl pişirildiği ilgiyle izlendi.

Program içinde yer alan bir çok aktivite ve sanatçılar katılımcıların keyifli bir gün yaşamasını sağlarken programda uygulamaya konulan bir özellik çok dikkat çekti. Programa katılan hiç bir misafirden ağalık, bağış, kazan açma vs hiç bir ad altında bir para talep edilmedi, alınmadı. Programın oldukça büyük olan bütçesi programdan önce oluşturulmuş ve programa federasyonun omzunda bir yük bırakılmadan girildiği için programda misafirlerden para alınma ihtiyacı duyulmamıştır. Özellikle yabancı protokolün katıldığı ortamlarda zor durumlar yaşatan bu durum derneklere olan ilgiyi azaltmakta, son yıllarda yapaılan bir çok etkinlikte katılımcı sayısının gün  geçtikçe düştüğünü açıkça gözlemlemekteydik. KOSİDEF bütçesini daha önceden denkleştirmiş ve etkinlikte gelen misafirlerden herhangi bir para telabinde bulunmayarak bir ilke daha imza atmıştı.

Etkinliğin düzenlediği yer olan Hünkar Çayırı çok önemli bir tarihi alandır. Tarihimizin en şanlı isimlerinden Fatih Sultan Mehmet Hanın otağının kurulduğu ve hayata gözlerini yumduğu yerdir. C

ennet mekan Fatih Sultan Mehmet Hanın kıymetli annesi Halime Hatice Hüma Sultan Sinop’ta Candaroğlu Beyi İsfendiyar Beyin torunu İbrahim Beyin kızıdır. Yani büyük sultanın annesi Sinopludur. Fatih Sultan Mehmet Sinoplu bir annenin evladıdır. Hünkar çayırının böyle bir gerçekliği taşıyor olması ise Sinoplular için bu alanı bir kademe daha özel kılmaktadır.


İlki düzenlenmesi dolayısıyla bir çok noksan ve eksiğin bulunabileceği programın düzenlendiği alan ise otoparkı, bay bayan ayrı tuvaletleri, mescidi, çeşmeleri, kolay ulaşımı, geniş çayırı ve alanıyla muhteşem bir festival alanı olarak Sinopluların gözü önüne gelmiştir. Bundan sonra bu programın gelenekselleşmesi ve her yıl sadece Kocaeli'nin değil İstanbul'da bulunan STK'ların da katkılarıyla İstanbul Anadolu yakasının yoğun katılımıyla onbinlerce kişinin bir kaç gün boyunca kültürlerini doya doya yaşayıp vakit geçirebilecekleri bir festivale, panayıra ev sahipliği yapabilir. Rekor denemelerinin yapılabileceği, yerel basın kadar ulusal basının da ilgisini çekebilecek devasa bir etkinliğe ev sahipliği yapabilir Hünkar Çayırı.  Bu konuda tüm STK'lara görev düşmektedir. Amaç Sinop kültürünün yaşatılması ise Feshane etkinliği gibi hatta çok daha fazlasının sunulabileceği geleneksel bir festival alanı olabilir Hünkar Çayırı... 


Doğup, büyüdüğüm, çocukluğumun geçtiği Durağan'da evimizin altından Gökırmak nazlı nazlı akardı. Irmakta çimmek en büyük keyiflerimizden birisi ise balık tutmakta ikinci sırada gelirdi. Oltalarımızı alıp balık tutmaya gitmeden önce , iğnenin ucuna yem olarak solucan takardık. Solucan bulmak için bazı yerleri kazar, topladığımız solucanları bir naylon poşete koyar, yemlerimizi hazırlamış olurduk.  Bir gün yine solucan bulmaya giderken ayağımdaki naylon ayakkabı çamura batmış ayağımdan çıkmıştı. Sonra tekrar ayakkabımı giydim ve solucan aramaya gittim. Yolda giderken çamura ve suya batan ayakkabım tekrar ayağımdan çıktı. Ayağımdan ayakkabı çıkınca bir küçük su yılanı ayakkabımın içinden çıktı ve hızlıca uzaklaştı. Hafifi bir heyecan ve korku yaşadım. Yılanla birlikte yürümüş olmak ürpertmişti.

Cemiyet hayatı çok sıkıntılarla dolu. STK faaliyetleri büyük fedakarlık ve zorluklarla yürütülmektedir. Etkinlikler bir çok zorluklar altında yürütülmektedir. Bu faaliyetleri kendi güdümü altına almak isteyen, STK faaliyetleri yürüten kişileri yaptığı yanlış hareketlerle demoralize edebilen kişiler her zaman olmuştur , olacaktır.  Bunların yaptıkları kötülükler kendi boyunlarında kalacak ve ayyakabının içine giren yılan gibi uygun zamanı bulduğunda kıvrıla kıvrıla kaçıp gideceklerdir. İyi niyetle, zorluklar içerisinde çalışan tüm STK temsilcilerine çalışmalarında başarılar diliyorum.