Neden bu haldeyiz? birbuçuk milyar nüfuslu islam alemi neden bu kadar suskun? en kutsalları ayaklar altında çiğnenirken, izzet ve şerefi yerlerde sürüklenirken, daha ne kadar sürecek bu zavallı duruş? ''neden kalplerimiz aynı atmıyor? ''neden bir araya gelemiyoruz? nedir bizi birlikten ve tek yumruk olmaktan alıkoyan? ahiret hayatından dahamı sevimli geliyor dünya hayatı? sonsuz ahiretinizi ve niğmetlerini, dünyanın geçici ve asla sizin olmayacak heveslerinemi kurban ettiniz? nedir bu dağılmışlık? nedir bu nemelazımcılık? nereye kadar bu gidiş? görmezmisiniz? yavaş yavaş daralıyor çember. bana dokunmayan yılan bin yaşasın öylemi? kardeşin boğazlanırken sıranın sana gelmeyeceğinimi düşünürsün. hem vallahi hem billahi aklımızı başımıza alıp ayrılıkları ufak tefek farklılıkları bir kenara bırakmazsak hem dünyamızı hemde ahiretimizi kaybedeceğiz. 
Geçmişten bu yana, hiç bir zaman doğrudan düşman saldırılarıyla savaş kaybetmedik. hep iç çekişmeler sebebiyle gücümüz zayıflatıldığı ve basiretsiz idareciler zaaflara düştüğü için kaybettik onbeş devletimiz yıkıldı. Tüm hainlere ve ihanetlere rağmen herzaman düştüğümüz yerden kalkmasını bildik. ve onaltıncı devletimizi kurduk.
Biz her daim güçlü olanın değil, haklı olanın güçlü olduğu bilinciyle hareket ettik. Şimdi yeniden her yönden üzerimize geliyorlar. kutsallarımıza saldırıyorlar. acımasızca kadın çocuk yaşlı demeden katlediyorlar. kurdukları mafyavari düzenleriyle kendi ülkelerinde diğer ülkeleri yargılıyor, kafalarına göre mahkum ediyorlar. ALLAH(cc)'ın lanetlediği bir avuç siyonist, paranın gücüyle satın aldığı köleleştirdiği şahsiyetsizler aracılığıyla dünyayı kan ve gözyaşında boğmaya çalışıyor. Ey makam sahipleri, eğer oturduğunuz makamları gerektiği gibi çalıştırmıyor, makamın hakkını vermiyor, sırf etiket olsun havamız olsun kamu kurumlarında şahsi  işlerim kolay yürüsün diye amaç edindiysen makam koltuğunu, bilki ateşten gömlek dünyada'da ahirette'de seni yakmaya başlamış demektir... ya oturduğunuz o makamların hakkını vererek çalışacaksınız; yada makamlarınızın hakkını veremiyorsanız işleri heva ve heveslerinize göre idare ediyorsanız, ateş sizi yakmaya başlamadan o koltuklar ve makamlardan uzaklaşıp yakıcı ve acı bir azaptan kendinizi kurtaracaksınız. aksi takdirde dünya ve ahiretiniz bedbaht olmuş bir halde akibetinizi bekleyeceksiniz.
Ey Müslümanlar bu hepimizin imtihanıdır. nasıl'ki ALLAH(cc)'a ve Resulüne tam itaat ettiğimiz zamanlarda, izzet şeref ve hüküm sahibi idiysek, yine gerçek manada ALLAH(cc)'ın hükümlerine tabi olur, zulüm yer yüzünden kalkıp hak hakim olana dek, ALLAH(cc) yolunda her yönlü cihad ader, bu uğurda gerekirse şehadet makamına erer onun rızasını kazanmış bir kul oluruz.  yada domuza kuyruk olmak olma uğrunda, dünya ve ahiretini kaybetmiş, şeytana uşak olmuş bir halde mağlup ve zillet içerisinde akibetimizi bekleriz  vesselam...