Cemaat Başbakanımız tarafından Haşhaşiler'e benzetildi. 

Haşhaşiler; Alamut Kalesinde konuşlanan ve "Hasan Sabbah" liderliğinde örgütlenen Nizamülmülk dahil Büyük Selçuklu Devleti'nin üst düzey yöneticilerine suikast düzenleyerek öldüren bir tarikattı. Adamlarını ajan gibi devletin içine sokarlar, içeriye sızdırdıkları bu adamlar öldürülecek kişinin en yakın koruması, muhafızı olana kadar orada kalır, yükselir ve sonunda asli görevini icra ederdi. 

Tarihte önemli bir yer tutan "Haşhaşiler" yapılanmaları itibariyle günümüz "Tapınak Şövalyelerine" ilham kaynağı olduğu söylenir. Hasan Sabbah müritleri koşulsuz ona itaat eden ve verilen emir ve kararları sorgulamayan gözü pek kimselerdi. 

Yıllar önce Anadolu insanın dişinden tırnağından artırarak desteklediği güzelim eğitim hareketi ne hale geldi? Salt "yeni nesilin imanını kurtarmak" , eğitim amaçlı fakir çocuklarının okutulması ve topluma kazandırılması idealiyle kitleleri etrafında toplayanlar , kendileri "Uganda Ananas'ı" ile vakit geçirirken "Türkçe Olimpiyatları"nı millete haşhaş yapmışlarda efsunlamışlar hepimizi... 

Uganda denilince aklıma eski diktatatörü "İdi Amin" gelir. Leyla Umar bir röportaj için Uganda'ya "İdi Amin"e giderken , "Türkiye'den istediğiniz bir şey var mı?" diyince eli kanlı diktatör "Sizin orda süt kuzuları olur. Eti çok lezzetlidir. Bana süt kuzusu eti getir"der. Türkiye'nin lezzetli süt kuzusu varsa, Uganda'nın da ananası varmış,öğrendik.... Ben mis gibi kokulu,çıtır çıtır Amasya Elması yiyorum, ananas'tan anlamam. Bakalım daha neler neler öğreneceğiz....

Acaba RTÜK televizyonlar başta olmak üzere yayın kuruluşlarını "Subliminal mesaj" konusunda denetliyor mu? Beynimizin ve bilinçaltımızın yapılan yayınlarda iğfale uğradığını hissediyorum. Son günlerde bu durumdan acayip rahatsız oluyorum. 

Serengeti'den büyük göç başlayınca aç timsahların ağzını açıp beklediği Mara nehrini geçip Masai Mara'ya ulaşmak isteyen Öküz Başlı Antilop sürülerini konu alan belgesellerin günün ve gecenin her saati inatla gösterilmesi ile acaba "sürü halinde hareket etmezseniz,sürüden,cemaatten ayrılırsanız yırtıcı etoburlar kapar" mantığı mı bilinçaltından verilmeye çalışılıyor. 
Bediüzzaman Hazretleri 1. sözünde şunları nakleder "Bedevî Arap çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabile reisinin ismini alsın ve himayesine girsin tâ şakîlerin şerrinden kurtulup hâcâtını tedarik edebilsin. Yoksa, tek başıyla, hadsiz düşman ve ihtiyacatına karşı perişan olacaktır. İşte, böyle bir seyahat için, iki adam sahrâya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevazi idi, diğeri mağrur. Mütevazii, bir reisin ismini aldı; mağrur almadı. Alanı her yerde selâmetle gezdi. Bir kàtıut-tarîke rast gelse, der: Ben filân reisin ismiyle gezerim. Şakî def olur gider, ilişemez. Bir çadıra girse o nam ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki, tarif edilmez. Daima titrer, daima dilencilik ederdi. Hem zelil, hem rezil oldu." 
Reisin ismiyle yürüyüp hürmet görenler,selametle gezenler zamanla yapılan tüm her şeyi unuttukları gibi bu sözü de unuttular. Reisin adıyla nam yaptıklarını,kadro aldıklarını unutup Alamut'un Hasan Sabbah fedaisi oluverdiler ve  "Reis de kim oluyor" deyip Reisi yemeye kalktılar. Şimdi üstadın anlattığı hikayenin gidişatına göre şimdi hem zelil,hem de rezil olacaklar. Hep beraber göreceğiz...
Acilen "Devlet içinde devlet" yapısına dönüşen ve ülkemize zarar veren yapı dağıtılmalı. Dağıtılma kesinlikle milletin hayrınadır. 

Sonra "Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesinden" alınıp "Pasaport Şubeye" verilen cemaate gönül veren insanlarda "intikam hırsı"ndan vazgeçerek ellerini başının arasına alıp kendilerine sorsunlar. "Biz ne yaptık?" diye. 
Türkiye yılların mahmurluğunu ve aşağılık kompleksini üzerinden atıp, silkinip, titreyip dev projelerle kendine gelmek üzereyken; oynanan bu oyunların "Lider Ülke Türkiye" idealini bitirmeye yönelik olduğu apaçık ortada.

Burası Afrika değil, burası koloni devleti değil, burası İsrail güdümünde zelil bir ülke değil. Burası "Lider Ülke Türkiye" olma yolunda ilerleyen Osmanlı İmparatorluğunun mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti.
Marmaray tıkır tıkır çalışıyor, kıtaları birleştiriyor... Artık planlanan ve planlanacak nice büyük projeleri gerçekleştirebilen büyük ve güçlü bir ülke olmamız lazım...
Haşhaşın etkisinden kurtulmak lazım. Bu ülke hepimizin. "Alamut Kalesinin fedaileri"
  koltuklarına kurulup beddualar eşliğinde ananas yiyebilirler ama "Oyunu Görüyoruz" kusura bakmayın ama biz "SON HAKANI YEDİRMEYECEĞİZ"